20 Mayıs 2009 Çarşamba

İç Taleple Toparlanır, Krizi Dünyadan Önce Atlatırız


Merkez Bankası Başkanı Yılmaz alınan tedbirler ve faiz indirimlerinin etkisiyle yurtiçi talebin artacağını belirtti. Yılmaz ‘Ekonomimizdeki toparlanma, küresel ekonomiden daha erken başlayabilir’ dedi.


MERKEZ Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ‘Son dönemde politika faizlerindeki indirimler ve tedbirler sonrasında, içinde bulunduğumuz yılın ikinci çeyreğinde ülkemizde yurtiçi talebin göreli olarak istikrar kazanabileceğini ve son çeyrekten itibaren büyümenin pozitif rakamlara geçeceğini öngörmekteyiz.

Türkiye ekonomisinde toparlanmanın küresel ekonomiye göre daha erken başlayabileceğini düşünüyoruz’ dedi. Yılmaz, Türkiye Finans Kulüp tarafından düzenlenen ‘Küresel Mali Kriz ve Merkez Bankası’ konulu toplantıya katıldı.


SON ÇEYREKTE POZİTİF BÜYÜRÜZ


SON haftalarda finans piyasalarında göreceli bir iyimserliğin yaşandığının görüldüğünü ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: ‘ABD’de banka stres testleri sonuçlarının beklenenden olumlu gelmesi, iktisadi faaliyete ilişkin veriler ve şirket bilançoları, küresel krizin dip seviyelerinin görülmüş olabileceğine ve ekonomilerde canlanmanın beklentilerden daha erken başlayabileceğine yönelik algıları artırdı. Yılın ikinci çeyreğinde ülkemizde yurtiçi talebin göreli olarak istikrar kazanacağını ve son çeyrekten itibaren büyümenin pozitif rakamlara geçeceğini öngörmekteyiz.


’FAİZ İNDİRİMİ ZAMANINDA YAPILDI


YILMAZ ‘Faiz indirimleri geç mi geldi?’ sorusu üzerine ‘Merkez Bankası iddia edildiği gibi o dönemdeki verilerden hareketle yaptığı politikaların tersini yapsaydı, faiz oranları indirimine başlasaydı bugün krizin maliyeti çok daha yüksek olacaktı’ dedi. Yılmaz, faiz indirimi kararının ekonomik aktiviteyi etkilemesinin 3 ay ile 9 ay arasında zaman alacağını, bugün indirdikleri faizin en erken 3, en geç 9 ay sonra etkisini göstereceğini söyledi.

AABankaları kredi vermeye zorlayamayız

MERKEZ Bankası Başkanı Yılmaz, bankaların kredilerin maliyetini neden düşürmediğine ilişkin olarak da, ‘Kredi piyasasında sıkılık devam ediyor. Fakat faiz indirimlerinden sonra ortaya çıkan diğer konjonktür gelişmeleri dikkate aldığımızda şu anda gerek tüketici kredilerinde, şirket kredilerinin faiz oranları dünyada likiditenin kuruduğu dönemin oldukça altında, ama olması gereken seviyede değil. Bu işler zorlamayla olmaz. Bunun bir çerçevesi var. O çerçeve içinde bize düşen görev mümkün olduğu kadar bankalarımızın kredi vermesini sağlayacak likiditeyi yerinde ve zamanında vermek. Biz de bunu yapıyoruz’ diye konuştu.


Bu kriz bütün ezberi bozdu.


MERKEZ Bankası Başkanı Yılmaz, eskiden Merkez Bankacılığının uyguladığı politikaların etkin olması için ‘Merkez Bankaları ketum olmalı, sürekli piyasayı şaşırtmalı ve zaman zaman şok dalgaları vermeli ve bu şekilde politikasının etkinliği artar’ denildiğini hatırlattı. Kendi dönemimde bu ezberin bozulduğunu dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Denildi ki ‘Para politikalarının etkin olabilmesi için merkez bankalarının şeffaf olması gerekir. Piyasayı önceden alacağı karar doğrultusunda yönlendirmesi gerekir.’ Öğrendiğimiz merkez bankacılığı bu ve ayrıca merkez bankaları fiyat istikrarından sorumlu olmalı. Ezber buydu. Krizde bu ezber cidden bozuldu. Şimdi sorulması gereken soru, ‘bu aynı mı kalacak’ Bu uluslararası platformlarda ciddi şekilde tartışılıyor. Bugünden ileriye doğru gittiğimizde bana sorduğunuz sorular farklı olacak. Biz enflasyonu tartışıyor olacağız. Önümüzdeki dönemde görebildiğim şu ki bazı kurallar yeniden yazılacak.


’Verginin yüzde 45’ini ücretliler ödedi


Gelir İdaresi verilerine göre 2008’de gelir vergisinin yüzde 44.88’ini ücretliler ödedi. Son 5 yılda ise ücretlilerden kesilen vergi, toplam gelir vergisinin yüzde 49’unu buldu.

İŞÇİ ve memurlar, son 5 yıllık dönemde maaşları üzerinden 76 milyar 537 milyon lira gelir vergisi ödedi. Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre, 2004-2008 döneminde işçi ve memur, maaşlarının önemli bölümünü stopaj yoluyla daha almadan gelir vergisi olarak devlete verdi. 2004 yılında işçi ve memurlardan 9 milyar 451 milyon lira, 2005 yılında 12 milyar 650 milyon lira, 2006 yılında 15 milyar 502 milyon lira, 2007 yılında da 18 milyar 991 milyon lira gelir vergisi alındı. Bu rakam 2008 yılında ise 19 milyar 942 milyon lira olarak belirlendi. Böylece 5 yıllık süreçte çalışanlardan stopaj yoluyla kesilen gelir vergisi tutarı 76 milyar 537 milyon lirayı buldu. 2008’de çalışanlar, vergi gelirlerinin yüzde 44.88’ini tek başlarına karşıladı.


AĞIR VERGİ YÜKÜ


BEŞ yıllık dönemde, ücretlilerden kesilen gelir vergisi de, toplam gelir vergisinin yüzde 48.84’ünü meydana getirdi. 2004-2008 döneminde devletin toplam vergi geliri 732 milyar 625 milyon lira oldu. Bunun da 156 milyar 726 milyon lirası gelir vergisinden sağlandı. 2008 yılında ise toplam gelir vergisinin yüzde 10.5’ini ücretlerden kesilen gelir vergisi oluşturdu. Böylece Türkiye genelinde toplanan her 100 liralık verginin 1.5 lirası ücret vergisi şeklinde tahsil edildi. İşçi ve memurların ödedikleri motorlu taşıtlar vergisi, ÖTV, katma değer vergisi, damga vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ve harçlar da dahil edildiğinde ücretlilerin vergi yükü çok daha yukarılara çıktı.


Bu arada ücretliler için verilen muhtasar beyannamelerdeki asgari ücretli ağırlığı da dikkat çekti. Geçen 5 yıllık dönemde asgari ücretlilerin ödediği gelir vergisi toplamı 13 milyar liraya ulaştı. Buna göre, asgari ücretliler, toplam vergi gelirlerinin yüzde 1.87’sini karşıladı.


Gelir vergisinin yarısı ücretlilerden

Yıllar Beyanname Gelir vergisi Gelir vergisi Vergi gelirleri sayısı kesintisi (bin TL) içindeki payı (%)

2004 3.303.027 9.451.555 48,00 9,35

2005 4.255.357 12.650.588 55,44 10,61

2006 5.009.123 15.502.097 48,86 10,25

2007 5.585.344 18.991.154 49,90 11,10

2008 5.314.429 19.942.221 44,88 10,50

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder