13 Temmuz 2009 Pazartesi

Merkez'in Faiz İndirimi Ve Piyasalar


Merkez Bankamız faizleri 0.50 puna daha indirdi. Bu tür bir ekonomik ortamda yapılması gerekeni yapıyor. Normal şartlarda herhalde ben olsam şu an faizleri yüzde 6'lara kadar çekmiştim.

Her ne kadar Merkez bankası'nın niyeti benimle aynı olmasa da, sonuç aynı kapıya çıkmış oluyor. Türkiye'nin bu tür bir dönemde kur artışına ihtiyacı var. Çünkü bu tür bir ekonomik ortamda, rekabetimizin artmasını ve dışarı satacağımız malın artmasını sağlayacak ve kolaylıkla yapılabilecek tek unsur kurlardaki artış olur.

Neyse piyasalar fazla reaksiyon vermedi. Dolarda biraz yukarı hareket var ama çok ciddi denilebilecek bir olay değil. Şimdi önemli bir habere bakalım.

32 sayılı Karar’da bugünden geçerli olmak üzere yapılan değişikliğin etkilerini aşağıda bilgileirnize sunuyorum

1. Gerçek kişilere YP kredi ve DEK kullandırımı,

Bugünden itibaren gerçek kişilere hiçbir ad altında (konut, taşıt, ihtiyaç vb) gerek YP gerekse dövize endeksli kredi kullandırılması yasaklanmış bulunuyor.

Karar gerçek kişilerin hem yurtiçinden hem de yurtdışından YP kredi ya da DEK kullanımını engelliyor.

2. Şirketlere kullandırılan YP krediler,

Değişiklik ile döviz kazandırıcı faaliyeti olmayan şirketlere de yurtiçinden döviz kredisi kullandırılması mümkün hale getirildi.

Ancak bu imkan sadece 1 yıldan uzun ortalama vadesi olan ve 5 milyon USD’yi aşan kredi kullanımlarında sözkonusu olacak. Yani KOBİ’lerin ve küçük işletmelerin YP kredi taleplerinin yurtiçinden karşılanması yine mümkün olamayacak.

Düzenleme ile gerçek kişilerin ve belli bir ölçeğin altında olan işletmelerin kur riski üstlenmesinin engellenmesi hedefleniyor.

Bu tür bir düzenleme ekonomide dengesizliklere yol açacaktır. Şu andan itibaren hiçbir birey döviz kredisi alamayacak. Bu haber bende çok garip duygular oluşturdu. Bir an için 1980'ler öncesine gittim. O zaman cebinizde dolar taşıyor olmak suçtu. Bu kararın alınmış olması demek, ileride ciddi kur artışları riskinin yükseldiği ve bunun da otoritelerce kabul edildiği anlamına geliyor. İnşallah hükümetimiz kuru sabitleyip ciddi bir devalüasyon düşünüyordur. İşte o zaman bu krizden zıp diye çıkarız ve istihdamda da patlama olur.

Gelelim diğer bir konuya, bugün Huseyin Barrack Obama, finansal kuruluşları nasıl hizaya sokup bir daha böyle halt yemeyeceklerini garanti edeceklerini anlatmaya çalışacak. Bu da finansal kuruluşların pek hoşuna gitmeyebilir. Bu nedenle piyasalar biraz istim üzerinde duruyor. Bakalım piyasa Obama'ya nasıl reaksiyon verecek.

Son olarak Rusya, Çin, Brezilya ve Hindistan'dan oluşan BRIC grubu toplanıp kendi aralarında kararlar aldılar. Birbirlerinin tahvil ve bonolarını alacaklarmış. Yani ABD tahvil ve bonolarına güle güle diyecekler. Ayrıca IMF'nin para birimi olan SDR'nin içine kendi paralarının ve altının alınmasını da öneriyorlar.

Sözün kısası şu ki herkes bu global kriz yangınından kendini kurtarmaya bakıyor. Biz ise, aman uluslararası anlaşmalara ters olur, aman efendim şunu kızdırırız, aman bunu kızdırırız diye uyuyalım. Global ekonomilerde başka krizler çıkacak. Bu yeni krizin adı da DOLARA GÜVEN krizi olacak. Bu da dünyayı hallaç pamuğu gibir bir defa daha atacak ama henüz bu krizin çıkmasına en az 1 yıl var.

Gelelim IMF ile görüşmelere, ben bu yazı yazarken sayın BABACAN LİPSKY'yi kabul ediyordu. Buradan hala sonuç beklemek anlamsız görünüyor. Yapılacak açıklamayı sizlere söyleyeyim "görüşmeler hızlı ve olumlu bir seyirde devam ediyor. Sonuca yaklaşıyoruz. Ufak tefek noktalar var ama bunlar da çözülür."

Şimdi kafamdaki soru şu: Madem IMF'dne para gelecek ve siz anlaşma yapacaksanız, neden 32 sayılı karar değişti? Kanımca IMF ile anlaşma rafa kalktı ve artık IMF'den nasıl olsa para almayacağız diye, herkesin döviz ve dövize endeksli borçlanmasını yasakladılar. Ben bu olayı böyle yorumluyorum.

AAAHHHH AHHHH!.. Aklınız nerdeydi beyler. Belki de 30 tane yazıyı taaaaa millet deli gibi döviz borçlanırken yazıp, "bunun önüne şimdiden geçin, bakın Tayland ne yapıyor" diye bağırdık ama hükümetimiz bizim 2006'da görüp para harekatı kitabında yazdığımız noktaya yeni gelebildi. Şimdi ne söylüyoruz?

"Bu ekonomik programla asla ekonomik büyüme ve istihdam sağlayamazsınız. Programı değiştirin" diyoruz, yine günü kurtarıcı işlerle meşguller. Türkiye'de Merkez Bankası haricinde krizi doğru dürüst okuyan bir tane kamu kurumu yoktur. Merkez Bankası'nın yapabilecekleri de sınırlıdır. İki yıl sonra geriye dönüp baktığımızda işsizlik hala yüksek seviyede olacaktır.

Piyasalar gelince... Bugün o konuya girmeyelim. Dün söyledikleirm geçerlidir.

Bankada Yeni Bir Parsadan Vakası

Eski Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen olduğunu söyleyen kimliği belirsiz dolandırıcı, bu sayede gittiği banka şubesinden önce 9 ardından 12 bin lira kredi çekip ortadan kayboldu. Skandal, banka müdürünün iki ay sonra kredi taksidi ödenmeyince halen bakan sandığı Ergezen'i aramasıyla ortaya çıktı.

Altı ay önce İstanbul Tuzla'daki bir bankaya giden şık giyimli bir dolandırıcı, banka müdürünün odasına çıktı. Banka müdürüne sahte olduğu sanılan bir nüfus cüzdanı gösterdi ve "Ben eski Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen'im, çok acil 9 bin TL'ye ihtiyacım var" diyerek kredi istedi. Banka müdürü, buna inanarak kefil ve diğer bilgilere ihtiyaç duymadan 9 bin TL'lik krediyi hemen çıkardı ve kendisini Zeki Ergezen olarak tanıtan kişiye verdi.

Parayı aldıktan yaklaşık yarım saat sonra yeniden bankaya dönen ve banka müdürünün yanına çıkan sahte Ergezen, "Ankara'da çocuklarımla konuştum. Bu çektiğim krediyi bankaya 3 gün sonra havale edecekler, benim 12 bin liraya daha ihtiyacım var" dedi. Banka müdürü 12 bin lirayı da kısa sürede hazırlayıp veriyor.

'Çakma Ergezen', bankadan çıkarken müdür ve banka görevlileri kendisini kapıya kadar uğurladı. Hatta Müdür, "Sayın Bakanım başka bir emriniz var mı?" diye sordu. O da "Çok teşekkür ederim. Başka isteğim yok. Çektiğim 21 bin liralık kredi üç gün sonra hesabınıza yatırılacak" yanıtını verdi. Bakana sonsuz bir güven duyan müdür, "Sayın Bakanım gerek yok. Yasal ödeme zamanınız iki ay sonrasıdır" dedi.

ERGEZEN DOĞRULADI
Yarım saat arayla çekilen kredilerin 2 ay sonraki ilk ödeme günü geçince banka müdürü TBMM'yi arayarak Abdullah Gül'ün başbakanlığında kurulan 58. Hükümet'te bakanlık yapan ve halen AK Parti Bitlis Milletvekili olan Zeki Ergezen'e ulaşmak istedi. Ergezen'in Meclis'teki sekreterine "Sayın Bakan Zeki Ergezen bankamızdan toplam 21 bin liralık kredi çekmiştir. Ödeme süresi geçiyor.

Hukuki süreci başlatmadan önce bir kez daha konuşmak istedik" notu bıraktı. Sekreterinin ilettiği nota Ergezen'in ilk tepkisi "Ne kredisi kardeşim, benim 21 bin TL'ye ihtiyacım yok. Böyle bir para için hiçbir yere başvurmadım" oldu. Ergezen'in bu notunu alan banka müdürü ise dekontları Ergezen'in sekreterine göndetti ve "Kusura bakmayın hukuki süreci başlatıyorum" diyerek telefonu kapattı. İşin ciddi olduğunu anlayan Ergezen ve danışmanı hemen araştırma yaptı.

Böyle bir kredinin çekildiğini tespit eden Ergezen, "Evet adım kullanılarak böyle bir kredi çekilmiş, avukatlarım hem banka müdürüyle ilgili hem de ismimi kullanarak kredi çeken vatandaşla ilgili hukuki süreci başlatıyor. Biz siyasi duruşumuz, yaptığımız çalışmalarla her zaman bu tür işlerin karşısında olduk" dedi.

Bankalar Günah Keçisi Olmaktan Kurtulamıyor

Tarih 2001... Türkiye en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Bankacılık kaynaklı krizin etkisiyle sektörde çok sayıda bankaya el konuluyor. El konulan bankaların yanı sıra sektörde daha sonra gerçekleştirilen yapılanmanın maliyeti 47.2 milyar dolara ulaşıyor. 2001 haziranında 74 olan banka sayısı 2002'de 61'e, 2002'de ise 54'e düşüyor. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF tarafından el konulan bankalar nedeniyle toplumun genelinde bankacılar "hortumculukla" suçlanır hale geliyor.

Bu kez tarih 2009... "Teğet geçti, geçecek" tartışmalarıyla birlikte Türkiye ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 13,8 ile 2. Dünya Savaşı'ndan bu yanaki en büyük daralmayı yaşıyor. Reel sektörde çarklar adeta dururken, ekonomideki rekor küçülmeye karşılık bankacılık sektörü ilk çeyrekte yüzde 10,8 büyüyor. Reel sektördeki şirketlerin açıkladığı büyük zararlara karşılık, bankacıların 5 aylık kârı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 28 artarak 9 milyar lirayı aşıyor. Bankalar bu kez de çok kâr etmekle ve kredi musluklarını kısmakla suçlanıyor.

SEKTÖR 2001'DEN DERS ALDI
Türk bankacılık sektörü, 2001 krizinden bu yana geçen 8 yılda çok önemli bir dönüşüm süreci geçirdi. 11 Eylül saldırılarının ardından dünyadaki ekonomik ve siyasi yapının değişmesi, Türkiye'de tek parti iktidarı ile sağlanan siyasi istikrar, Avrupa Birliği sürecindeki olumlu gelişmeler, hükümetin IMF programı bağlı kalması, enflasyondaki düşüş ve yüksek petrol fiyatlarının yarattığı likidite bolluğu Türkiye'de yeni bir süreci başlattı. Türkiye'ye 2002-2007 yılları arasında toplam 48 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye girişi oldu.

Gelen yabancı sermayenin 22.7 milyar doları mali sektöre girdi. Bankacılık sektöründe yabancı sermayenin payı da yüzde 30'a çıktı. 2001 yılında yüzde 31,7 olan mevduatın krediye dönüşüm oranı, 2007'de yüzde 80'e çıktı. Kredilerin aktiflere oranı ise yüzde 21,9'dan yüzde 49,2'ye yükseldi. 2001 yılında 61 banka toplam 11.2 milyar YTL zarar ederken, 2008'de ise 45 bankanın kârı 12.7 milyar YTL'ye ulaştı. Bankacılık sektöründe 2001 krizinin ardından uygulanan yeniden yapılandırmanın maliyeti 47.2 milyar dolar (GSYİH'e oranı yüzde 33) olarak gerçekleşti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK), denetim ve gözetimindeki bankalar, risk yönetiminde de başarılı uygulamalara imza attılar.

İKİNCİ YARI ZORLU GEÇECEK
Bankaların bu yılki performansında faizlerdeki düşüş, birinci derecede etkili oldu. Merkez Bankası'nın hızlı faiz indirimi ile birlikte, mevduat maliyetlerinin azalmasına karşılık, kredi faizlerindeki düşüşün sınırlı kalması ve yüksek bono portföyleri sektörde kârlılığı yukarı çekti.

Temmuz ayından itibaren Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinde yavaşlayacağı beklentisi, sektörde de dengeleri değiştirecek. Zira, kredi faizlerindeki düşüşle birlikte sektörde kâr marjlarının daralması, fakat özellikle son altı aydır duran kredi büyümesinin ise tekrar başlaması bekleniyor. Bankaların döviz açık pozisyonlarının da olmaması sektörün kura duyarlılığını azaltırken, yüzde 19'u aşan sermaye yeterlilik rasyosu ise bankaların likiditeki güçlerini ortaya koyuyor.

KREDİLERDE YÜZDE 757 BÜYÜME
Türkiye'de 2001 yılının haziran ayında 74 olan banka sayısı, bu yılın üç aylık dönemi itibariyle 45'e indi. Sistemin toplam aktif büyüklüğü yüzde 376'lık artışla 724.3 milyar liraya çıkarken, krediler son 6 aydaki daralmaya rağmen yüzde 757'lik artışla 364.7 milyar liraya çıktı. Haziran 2001'de yüzde 44 olan mevduatın krediye dönüşüm oranı, bu yılın ilk çeyreği sonunda yüzde 79'a ulaştı.

Bu süreçte bankaların özsermayesi yüzde 484, sermayeleri ise yüzde 325 arttı. Bankaların Haziran 2001'de 154 bin 651 olan personel sayısı, 2003 sonunda 123 bin 249'a inerken, bu yılın ilk çeyreğinde 171 bini aştı. Haziran 2001'de 7 bin 542 olan, 2003 sonunda 5 bin 966'ya düşen toplam şube sayısı ise bu yılın mart sonu itibari ile 8 bin 826'ya çıktı.

12 Temmuz 2009 Pazar

'Tüketici Kredisi Müjdesi'

Kredi kartına taksit yaptırma, tüketici kredisi kullan’ projesi geliyor

Perakendeciler ve bankacılar, alışverişlerde kredi kartına taksit yerine faizi üçte bir oranında daha düşük tüketici kredisi kullanımını öngören bir model üzerinde çalışmaya başladı. Bankalar Birliği altyapıyı tamamlandığında mobilya, beyaz eşya, turizm sektörlerinde kredi kartı yerine 36 aya kadar vadeyle tüketici kredisi kullanılacak

Hükümetin kredi kartı mağdurlarına yönelik attığı adımın ardından perakendeciler ve bankacılar kredi kartlarında taksidin yerine ’tüketici kredisi’nin kullanımını öngören yeni bir modelin hazırlıklarına başladı. TOBB, AMPD, BMD ve Türkiye Bankalar Birliği, kredi kartına taksit yapılması yerine, tüketici kredilerinin kullanılmasını öngören proje üzerinde çalışıyor. Bu çerçevede, turizm, mobilya ve dayanıklı tüketim ürünleri gibi büyük alışverişlerde kredi kartının bir taksit aracı olarak kullanılmasının yerine, tüketici kredilerinin 36 aya kadar ve üçte bir faiz oranıyla tüketiciye sunulması planlanıyor.

Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Birliği (AMPD) Başkanı Mehmet Nane, kredi kartları konusunda hükümetin çözüme yönelik bir adım attığını ama bunun artık yetmediğine dikkat çekerek, “Burada yapısal değişiklik lazım. Tüketici kredilerini devreye alma dönemi geldi. Kredi kartlarının faizi ile tüketici kredilerini karşılaştırdığınızda, yaklaşık 3 kat fark var. Bir kampanya ile kredi kartı taksitlendirmesini tüketici kredisine nasıl döndürürüz, kredi kartını bir taksit aracı olarak kullanmak yerine tüketici kredilerini 12 ay değil, 24 ay, 36 ay ve üçte bir faiz oranına nasıl devreye alırız, cebimizdeki parayı daha etkin nasıl kullanırız bunun çalışmasını yapıyoruz” dedi.

Pilot sektörler belirlendi.

TOBB’un önderliğinde Mayıs ayında başlatılan “Kriz varsa çare de var” kampanyasının beşinci ve son ayağının açıklandığı Adıyaman’da konuşan Nane, ilk etapta pilot olarak dayanıklı tüketim, turizm, mobilya gibi büyük alışverişlerde bu bu modelin kullanılacağını, müjdeli haberi yakında vereceklerin aktardı.

SİSTEM NASIL İŞLEYECEK?

* Bu model sadece dayanıklı tüketim, mobilya, turizm gibi sektörlerde kullanılacak. Gıda, tekstil gibi düşük fatura hacmine sahip sektörler dahil edilmeyecek.

* Bir tüketici örneğin mobilya satın almaya gittiğinde mağaza sahibi nakit ve kredi kartı dışında tüketici kredisi ödeme seçeğini de sunacak.

* Bankalarla görüşmeler tamamlandığında, tüketici anında mağazadan ’tüketici kredisi’ sözleşmesini yaparak ürünün bedelini ödeyebilecek.

* Tüketici kredisi taksitler halinde kredi kartının üçte biri faiz oranıyla yapılacak.



Kredi kartı faizi (ort.) % 4.00

Tüketici kredisi faizi (ort.) %1.79

1.000 TL’nin tüketici kredisiyle aylık ödemesi 39.60 TL

Faize düşülürse kredi kartıyla aylık ödemesi 57.36 TL.

Kampanya ciroları yüzde 9 artırdı.

Mehmet Nane, alışveriş merkezi ve perakendeciler olarak ilk 5 ayda yüzde 9 büyüdüklerini, bunu yaparken ’Kriz varsa çare de var’ kampanyasının büyük etkisini gördüklerini belirterek, “Özellikle Nisan ayından Mayıs ayına geçişte yüzde 9’luk ciro artışı yaşandı. Gıdada yüzde 8, gıda dışı perakendecilikte yüzde 11 ve hazır giyimde yüzde 16 artış oldu. Moralimiz iyiyse alışveriş yaparız” dedi.

Didiştik, bölündük, kriz de eklenince % 13.8 küçüldük

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ’Kriz varsa çare de var’ kampanyasının 5’inci ve son mesajını, “Biri varsa hepsi var: üretim, istihdam, tüketim” olarak açıkladı. Üretim, tüketim-istihdamın birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu vurgulayan Hisarcıkloğlu, “Biri olmazsa hiçbiri yok. Çarkların dönmesini sağlamak için moralleri yükseltmek, ekonomiye duyulan güveni arttırmak zorundayız. Ortada güven olmayınca kaplumbağanın kabuğuna çekildiği gibi, tüketici ve üretici de içe kapanıyor. O yüzden iç tüketimi canlandırmamız gerekiyor diyoruz” dedi.

Konuşmasında Adıyaman’dan da bahseden Hisarcıklıoğlu, “İhracat ilk 5 ayda TÜİK’e göre yüzde 31 geriledi Türkiye genelinde, Adıyaman’da düşüş sadece yüzde 8’de kaldı. Türkiye genelinde protestolu senet ilk 5 ayda yüzde 27 artarken, Adıyaman’da yüzde 9 arttı. Bu nedenle bugün Adıyaman’dayız, Adıyaman Türkiye’ye örnek oldu krizle mücadelede” dedi.

Konuşmasında ekonomideki küçülmeye de değinen Hisarcıklıoğlu, “Son yıllarda sürekli kavga ettik, didiştik, her konuda bölündük. Bir de bunun üzerine global kriz eklenince ekonomimiz yüzde 13.8 gibi ağır bir küçülme yaşadı” değerlendirmesini yaptı.

Krize Çare Aradılar Karta Taksit Yerine ’Ucuz Kredi’ Geliyor

TOBB önderliğindeki "Kriz varsa çare de var" kampanyası kapsamında, sanayici, perakendeci ve bankacılar, tüketici kredilerine yönelik yeni proje üzerinde çalışmaya başladı. Bu çalışmayla, turizm, mobilya, beyaz eşya gibi alışverişlerde kredi kartına taksitin önüne geçilmesi hedefleniyor. Bunun yerine tüketici kredisinin 36 aya kadar ve 3’te bir faizle tüketiciye sunulması planlanıyor.

TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) önderliğinde başlayan ’Kriz varsa çare de var’ kampanyası kapsamında, kredi kartlarındaki taksit olanaklarının büyük miktarlı alışverişlerde kullanılmasının önüne geçilecek. Turizm, mobilya ve dayanıklı tüketim mallarına yönelik alışverişlerde, tüketici kredilerinin kullanımını teşvik etmek için, uzun vadeli ve uygun faizli bir alternatif üzerinde duruluyor.

Çözüm iç pazarda

TOBB’un önderliğinde mayıs ayında başlatılan ve 32 sivil toplum örgütünün desteklediği "Kriz varsa çare de var" kampanyasınının beşinci ve son ayağı Adıyaman’da tanıtılırken, böyle çalışma yapıldığı da açıklandı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, haziran ayında Dünya Bankası tarafından açıklanan "Küresel Kalkınmanın Finansmanı Raporu"nu hatırlattı.

Bu raporun da kendilerini doğrulayarak, önümüzdeki dönemde küresel büyümenin kaynağını iç pazarlar olarak gösterdiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: "Krize karşı mücadele ederken herkese düşen roller olduğu net bir şekilde anlaşılmıştır. Bu gelişmeler bizleri son derece mutlu etmektedir. Tabi ki kampanyamız bugün bitmemektedir. Kampanyamızın son hafta mesajı ülke genelinde yer alacak. Ayrıca, ekonomiyi gündemde tutmaya yönelik, iç pazarımızın önemini vurgulayan yeni etkinlikler yapmaya devam edeceğimizi ifade etmek isterim."

Kredi müjdesi

Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) Başkanı Mehmet Nane ise, tüketici kredileri konusunda bir çalışma içinde olduklarını açıklayarak, şu bilgileri verdi: "TOBB önderliğinde, AMPD, Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) ve Türkiye Bankalar Birliği ile bir çalışma yapıyoruz. Tüketici kredileri ile kredi kartı faizlerini karşılaştırdığınızda 3 kat fark var.

Bir kampanya ile kredi kartı taksitlendirmesini, tüketici kredisine nasıl dönüştürürüz, pilot olarak turizm, mobilya gibi dayanıklı tüketim gibi büyük alışverişlerde kredi kartı yerine, bir taksit aracı olarak tüketici kredilerini 12 ay değil, 24 ay, hatta 36 ay ve 3’de 1 faiz oranı ile nasıl devreye alırız. Bunun çalışmasını yapıyoruz. Bu müjdeli haberi de önümüzdeki günlerde açıklayacağız."

Kampanya kontrat artırdı

BMD Ekrem Akyiğit ise kampanya sonrasında cadde mağazaları ve alışveriş merkezlerinde kontrat sayısının arttığını açıkladı. Kampanyanın birleştirici etkisi olduğunu da dile getiren Akyiğit, "15 gün önce Irak’a gittik. 15 markayla oraya girmeye karar verdik. Bunun bir nedeni var. Artık birlik olduk ve biz kendimize güveniyoruz" dedi.

Vatandaş, ’Para yok çare nerede’ diye sordu

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve beraberindeki ekip, Adıyaman’da Oturakçılar Çarşısı’na giderek alışverip yaptı. Burada bir vatandaş, Hisarcıklıoğlu’nun yolunu keserek, "Para yok ki, çaresi olsun. Kriz var, çaresini lütfen bana gösterin" dedi. Hisarcıklıoğlu, buna yanıt vermek yerine alışverişe yönelirken, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, "İşte çözüm bu" diyerek Başkanına destek oldu.

Tüketiciler kaplumbağa gibi kabuğuna çekiliyor

RİFAT Hisarcıklıoğlu, "Kriz varsa çare de var" kampanyasının son sloganının, "Biri varsa hepsi var: üretim, istihdam, tüketim" olarak belirlendiğini vurgulayarak, ekonominin birbirine bağlı piyasaların, çarkların dönmesiyle oluşan bütün olduğuna dikkat çekti.

Hisarcıklıoğlu, "Bir piyasadaki çark dönmemeye başladığında, ertesi gün bu, hemen bir diğer piyasaya yansımaktadır. Örneğin, bugün Adıyaman’daki bir bayinin satışları durduğu zaman, bundan Manisa’daki üretici de hemen etkilenmektedir. Bu etki zincirinin sonunda ise olan istihdama olmaktadır.

Çarklar dönmeyince istihdam azalmakta, gençlerimiz umutlarını kaybetmekte, yıllarca tecrübeye sahip çalışanlarımız işsiz kalıyor" dedi. Üretim, tüketim-istihdamın birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğun vurgulayan Hisarcıkloğlu, şunları söyledi: "Biri olmazsa hiç biri yok.

Çarkların dönmesini sağlamak için moralleri yükseltmek, ekonomiye duyulan güveni arttırmak zorundayız. Ortada güven olmayınca kaplumbağanın kabuğuna çekildiği gibi, tüketici ve üretici de içe kapanıyor. O yüzden ’İç tüketimi canlandırmamız gerekmektedir’ diyoruz. Biz üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz."

Kampanya 50 gün sürdü satışlar yüzde 9 arttı

RİFAT Hisarcıklıoğlu, 50 gündür süren kampanya kapsamında, halktan, özel sektörden, hükümet ve muhalefetten destek gördüklerini belirterek, yu değerlendirmeyi yaptı: "1 milyon 250 bin afiş ve çok sayıda bilboard’un Türkiye’nin dört bir yanına asıldı. MOBİSAD’ın (Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İş Adamları Derneği), Türkiye genelinde üye mağazalarda uyguladığı indirimler sonucunda, satışları ortalama yüzde 9 arttığı saptandı.

AMPD’nin açıkladığı alışveriş merkezleri ciro endeksine göre mayıs ayında alışveriş merkezleri cirolarında bir önceki aya göre artış yüzde 9 oldu. Bunlardan daha önemlisi, geçtiğimiz 50 gün içerisinde krizden çıkışa yönelik çözüm arayışları hızlanmış, ekonomi bütün Türkiye’nin meselesi haline geldi. Pek çok siyasi tartışma arasında, ekonomi de yapılan tartışmalarla kendine gündemde yer buldu. Tartışmalar iç piyasamızı canlandırmaya odaklanırken, kriz değil çare tartışıldı, düğümler değil çözümler üretildi."

Kart Yerine Tüketici Kredisi

'Kriz Varsa Çare de Var' kampanyasının 5'inci mesajı açıklanırken, yeni bir projenin de müjdesi verildi Alışverişlerde karta taksitin yerine uzun vade ve uygun faizle tüketici kredisinin sunulması planlanıyor.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) önderliğinde başlatılan 'Kriz Varsa Çare de Var' kampanyasının 5'inci aşamasının mesajı, "Biri Varsa Hepsi Var, Üretim, İstihdam, Tüketim" oldu. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, mesajın açıklandığı Adıyaman'daki toplantıda, "Üretim, tüketim, istihdam birbirine bağlı. Biri olmazsa hiçbiri yok.

Çarkların dönmesi için moralleri yükseltmek gerek" dedi. Hisarcıklıoğlu, 32 sivil toplum kuruluşuyla yürütülen ve 50 gündür süren kampanyaya, hükümet, muhalefet ve kamuoyundan destek bulduklarını aktardı.

Düşük gelirlilerin harcama kapasitesini geliştirecek, üretimi teşvik edecek yeni adımların atılmasına ihtiyaç olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, "Gemiyi limandan çıkarmak için güçlü rüzgara ihtiyacımız var" diye konuştu. Kampanya kapsamında TOBB, AMPD, BMD ve Bankalar Birliği, tüketici kredilerine yönelik bir proje üzerinde çalışıyor. Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) Başkanı Mehmet Nane, bu projeye ilişkin şu bilgileri verdi:

3'TE 1 FAİZ ORANINA...
"Kredi kartı faizi ile tüketici kredilerini karşılaştırdığınızda, yaklaşık 3 kat fark var. Bir kampanya ile kredi kartı taksitlendirmesini tüketici kredisine nasıl döndürürüz, ilk etapta pilot olarak dayanıklı tüketim, turizm, mobilya gibi büyük alışverişlerde kredi kartını bir taksit aracı olarak kullanmak yerine tüketici kredilerini 12 ay değil, 24 ay, 36 ay ve üçte bir faiz oranına nasıl devreye alırız, cebimizdeki parayı daha etkin nasıl kullanırız bunun çalışmasını yapıyoruz."

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Kredi Kartı Borçluları İçin Süre Başladı

Kredi kartı borçlarının yapılandırılmasına ilişkin yasal düzenleme, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre; 31 Mayıs 2009 tarihi itibariyle ödeme ihtarı çekilen, icra takibi başlatılan veya banka tarafından takip olunan kredi kartı borçları için 60 gün içinde başvuru yapılacak.

'Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun' uyarınca, sözleşmede belirtilen asgari ödeme tutarı, dönem borcunun yüzde 20'sinden aşağı olamayacak. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası'nın olumlu görüşünü alarak, bu oranı yüzde 40'a kadar artırmaya, oranı yüzde 20'ye kadar düşürmeye yetkili olacak.

MASRAFIN YÜZDE 25'İ ÖDENECEK

Kart sahibi, hesap özetinde yer alan asgari ödeme tutarını son ödeme tarihinde ödemezse, sözleşmede öngörülen gecikme faizi dışında bir yükümlülük altına sokulamayacak. 31 Mayıs 2009 tarihi itibariyle, haklarında ihtar çekilenler veya icra takibi başlatılanlar ya da Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde üçüncü, dördüncü veya beşinci grup krediler ve diğer alacaklar içinde sınıflandırılmış kredi kartı borcu bulunan kart hamilleri, düzenlemeden yararlanmak için 60 gün içinde bankalara, bankaların avukatlarına, varlık yönetim şirketlerine veya temsilcilerine yazılı olarak başvuracak. Kart sahipleri, icra takibine konu olmuş takip, dava masraf ve harçlarını ve nispi kanuni vekalet ücretinin yüzde 25'ini de kabul edilen plan çerçevesinde borçlarını ödeme hakkına sahip olacak.

MERKEZ BANKASI ENDEKSİNE BAKIN

Kart sahibine ödenmesi için ihtar çekilen veya hakkında icra takibi başlatılan kredi kartı ana para ve faiz borcu ya da kart sahibinin söz konusu tarih itibariyle kredi kartı ana para borcu ile bu hesaplarda sınıflandırılma tarihine kadar işletilmiş bulunan faiz borcu, 31 Mayıs 2009 tarihine kadar Merkez Bankası'nca 3 aya kadar vadeli ağırlıklı ortalama mevduat faiz oranı esas alınarak ilan edilecek aylık endeks katsayısıyla çarpılmak suretiyle ödeme planına esas borç tutarı hesaplanacak.

ÖDEME SEÇENEKLERİ

Hesaplanan ödeme planına esas borç tutarı, başvuru tarihinden itibaren 30 gün içinde bir defada ya da taksitle ödenirse ilave faiz alınmayacak. Borcun vadeli olarak ödenmesi talep edilirse, aylık eşit taksitler şeklinde ödenecek borç tutarı 6 aylık vade için 1.04, 12 aylık vade için 1.08, 24 aylık vade için 1.18, 36 aylık vade için 1.26 ile çarpılacak. Hesaplanacak tutar ay sayısına bölünerek belirlenecek. Vadeli ödemelerde ilk taksit peşin olarak ödenecek.

BU HESABA DİKKAT!

Mayıs 2006'da temerrüde düşen 1.000 liralık borç, gecikme faiziyle 1.502 lira oluyor. Peşin ödemede borçlu 1.502 lira ödeyip borcunu sildirebilecek. 6 ayda ödemek isterse 1.562 lira ödeyecek. Taksit tutarı 260,43 lira olacak. 12 ayda ödemek isterse cebinden 1.622 lira çıkacak. Aylık taksitleri ise 135 liraya düşecek. 24 aylık vade tercih edildiğinde ise borç 1.772 liraya yükselirken, aylık taksitler 73 liraya inecek. 36 aylık vadede borç 1.893 liraya çıkacak.

Kredi Kartlarındaki Son Durum….


Kredi kartları ile ilgili beklenen düzenleme yapıldı.


Yasa ile ilgili son gelişmeler kısmi bir şekilde tüketiciye çözüm oluşturdu.


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kredi kartı borçlarını yapılandıran 5915 sayılı 'Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'u onayladı.


Buna göre, 31 Mayıs 2009 itibariyle ödeme ihtarı çekilmiş, icra takibi başlatılmış ya da banka tarafından takip olunan kredilere, yeni bir ödeme planına bağlama imkanı getiriliyor.


Borçlular, yasanın yayımlanmasından itibaren 60 gün içinde bankalara, banka avukatlarına ya da varlık yönetim şirketlerine veya temsilcilerine başvurarak bu imkandan yararlanabilecek. Kredi kartı borcunun temerrüde düştüğü tarihteki ana para ve faiz tutarına 31 Mayıs 2009 tarihine kadar geçen sürede 'makul bir faiz' uygulanarak, ödemeye esas borç tutarı hesaplanacak. Uygulanacak artış oranı, Merkez Bankası tarafından bankaların 3 aya kadar vadeli mevduata uygulanan faiz oranının ağırlık ortalaması esas alınarak belirlenecek.


Esas borcun, müracaat tarihinden itibaren 30 gün içinde ödenmesi durumunda herhangi bir ilave faiz hesaplaması yapılmayacak. Kredi kartı hamili taksitle ödemeyi tercih ederse, esas borcun tutarı 6 taksit için 1.04, 12 ay taksit için 1.08, 24 ay taksit için 1.18, 36 ay taksit için 1.26 katsayısı ile çarpılacak. Böylece toplam borç hesaplanacak. Bu rakam eşit olarak bölünerek aylık taksitler halinde ödenecek. Ödeme planının imzalanması halinde borç, icra takibine konu olmuş ise takip dava masraf ve harçlarının tamamı, kanuni vekalet ücretinin ise belli bir oranı borçlu tarafından ödenecek. Temerrüde düşmüş kredi kartı borçlarının adet olarak aşağı yukarı yarısı 1000 lira ve altındaki borçlardan oluşuyor.


Kredi kartına olan bu talep piyasalarda nakit sıkıntısı sorunu oluşturuyor ve durgunluk olarak karşımıza çıkıyor.


Bankalar piyasadaki parayı kendilerine çekerek, piyasalarda durgunluk yaşanmasına neden oluyorlar.


Memur ve çalışan maaşının aldığında kredi kartı borcunu ödüyor, araç kredisi konut gibi alanlara yatırımlar yapıyor, durum nakit sıkıntısı oluşturuyor.


Kentteki tüketimin boyutu lüks tüketim kriterlerinden de ortaya çıkıyor.


Piyasalardaki para sirkülasyonun azalması, arz talep dengesini de önemli oranda etkiyor. Piyasanın arz yönünün oluşturan üretici veya satıcı, yeterli oranda satış ve üretim yapamazken, talep faktörünü oluşturan tüketici, alım gücü düşük olduğu için istediği oranda mal veya ürün satın alamıyor ve bu durumda piyasalara durgunluk olarak yansıyor.


Bu tespit kredi kartına olan talebinin artmasıyla da kendisini hissettiriyor.


Tüketici artık, aldığı ürünleri kredi kartıyla alarak, elinde nakit para olmadığını da gösteriyor. Alım gücünün düşüklüğü, kredi kartına olan talebi artırıyor.


İnsanlar tüketimlerinin bedelini ileri dönemlere erteliyor ve bu da piyasada ki durgunluğun bir diğer göstergesi.


Yani ekonomide ciddi bir hastalık yaşanıyor.


Piyasalardaki bu durgunluk enflasyon hesaplamalarına düşüş olarak yansısa da enflasyon oranındaki bu düşüş göstermelik ve tam bir doğruluk derecesi taşımıyor.


Ekonomi ile politika birbirinden ayrılamaz iki ayrı kavram, bir önceki hükümetin belirlediği ekonomi politikası diğer hükümet tarafından değiştirilebiliyor.


Hükümet alım gücünün düzeltilmesine yönelik kararlar almalıdır.


Piyasalarda canlılık yaşanması için çalışanların eline daha çok para geçmesi gerekiyor. Bu durum piyasalarda olumlu bir yansıma oluşturabilir.


İktidar partisi bu noktada olumlu kararlar alabilmelidirler.


Çünkü bir çok kesimde ki vatandaş geçim mücadelesi veriyor.


Erzurum gibi alım gücünün düşük olduğu bir kentte ekonomideki durgunluk ve ekonomideki olumsuzluk daha da hissedilebilir bir boyutta.


Ekonomik krizlerin nedenlerinde yatan stagflasyon ve enflasyon gibi etkenlerin yaşanmaması için olumsuzluklar görmezden gelinmemelidir.


Birileri enflasyonda toz pembe tablolar çizerken, ekonomideki tıkanıklarında görmelerini istiyoruz. Bilimsel veriler ortada ve yerel göstergeler bu noktada iyi şeyler söylemiyor.


Bu gerçeklerin artık görülmesini istiyoruz.


Veriler iç açıcı değil, bir ekonomist olarak ta bu gerçekleri görmek insanı daha da endişelendiriyor.


Alanınızdaki hastalıkları ve tıkanıkları tespit etmekle birlikte gerçekleri ört bas edemiyorsunuz.


Esnaf siftah yapamıyor, piyasalarda özellikle tahsilat konusunda büyük olumsuzluklar yaşıyor,bizden söylemesi, ekonomik krizlerini yaşanmaması için önlemler alınması büyük bir gereklilik arz ediyor.


Durgunluğun sonucunda üretim azalacak, işsizlikte buna paralel olarak artamaya devam edecektir. Bununla birlikte durgunluk beraberinde işsizliği getirecek "stagflasyon" tam anlamıyla yaşanacaktır.


Stagflasyonun tamında piyasalardaki durgunluğun beraberinde getirdiği işsizlik ifadesi yer alıyor.

Sorunlu Krediler...

Hafta içinde açıklanan yeni kararların ikincisi kredi kartlarına yönelikti. Yeni karara göre 31 Mayıs 2009 tarihi itibarıyla sorunlu hale gelen kart borçları, kart sahibinin 60 gün içinde bankaya başvurması halinde yeniden yapılandırılabilecek.

Yapılandırma işleminde, kart sahibinin borcunun takibe düştüğü tarihten itibaren işletilen yüksek cezai faiz siliniyor, borcun faiz tutarı mevduat faizi dikkate alınarak yeniden hesaplanıyor ve borç taksitlendiriliyor.

Küresel krizin Türkiye’ye bir yansıması da bankaların zamanında ödenmeyen ve yasal takibe alınan kredi alacaklarının artması şeklinde oldu. Grafik 1’de bankaların takipteki kredi alacaklarının toplam kredi miktarına oranında 2005’in ocak ayından bu yana gerçekleşen gelişmeler gösteriliyor.

Aynı grafiği 2001’den itibaren çizseydik, sol tarafta çok daha yüksek değerler görecektik. Bankacılık sektöründeki reformlar, güçlü gözetim, denetim ve sağlanan ekonomik istikrar ortamı sayesinde bu oran zamanla çarpıcı biçimde düştü. Ama 2008’in ikinci yarısından itibaren tekrar bir artış eğilimi var. Gelinen yüzde 6’lık düzey alarm verici değil elbette, ama bu orandaki artışa ve artışın ivmesine dikkat etmekte yarar var.


Bu sevimsiz olgu özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere açılan kredilerde ve tüketici kredilerinde oldukça belirgin. Tahmin edileceği gibi, tüketici kredilerinin kredi kartları alt kaleminde söz konusu sorun daha da belirginleşiyor. Grafik 2’de, aynı dönem için bu sefer takipteki kredi kartı borçlarının toplam kredi kartı kullanımına oranı gösteriliyor.

2008’in yine ikinci yarısından bu yana, bu orandaki hem artış eğilimi, hem de gelinen takip oranı düzeyi (yüzde 10) dikkat çekici.
Alınan kararın temel gerekçesinin altında bu olgu yatıyor. Bu kararla özellikle temerrüt faizi nedeniyle borçları önemli ölçüde şişen kredi kartları sahipleri için olumlu bir adım atılmış olunuyor; işin bu sosyal boyutu elbette çok önemli. Ama bunun dışında da etkileri olması beklenir.

Kredi kartlarının toplam içindeki payı, takipteki kredi kartı alacaklarının da toplam kredi kartı kullanımı içindeki payı dikkate alındığında, bu etkiler büyük boyutta olmayacak. Yine de tüketim harcamalarını bir miktar artıracak bu karar: Hem doğrudan birikmiş borçların daha düşük bir düzeye inmesini sağlıyor, hem de dolaylı yoldan tüketici güvenini artıracak. Öte yandan bankalar açısından da yararlı; böylelikle borçlarını daha kolay tahsil etmek olanağına kavuşuyorlar.
Doğal olarak bir de madalyonun öteki yüzü var.

Şu: Evet kredi kartı adının aksine bir kredi türü değil.
Ama önemli sayıda tüketici tarafından bir tür kredi olarak kullanılıyor. Oysa bu ‘kredinin’ faizi diğer tüketici kredilerine göre çok yüksek. Bankaların neredeyse sokak ortasında kredi kartı pazarlamalarının ortaya çıkan ve alınan kararın gerekçesini oluşturan sorunun temel nedenlerinden birisi olduğu açık.

Bu arzu edilmeyen durumun bir daha ortaya çıkmaması için ne gibi önlemler düşünülüyor; bu açıklanmadı. Umarız yakın gelecekte tekrar bu tür bir kararın alınmasına gerek kalmaz. Elbette ummak bizden, önlemleri almak yetkililerden.

9 Temmuz 2009 Perşembe

Küçülme Beklentisi Tavan Yaptı


Merkez Bankası Beklenti Anketi’nde yüzde 4.9’la son bir yılın küçülme beklentisi rekor kırdı.

Haziran ayında yüzde 4.2’yle küçülme beklentisinde frene basan Merkez Bankası Beklenti Anketi, büyüme beklentilerinde Eylül 2008’den bu yana kötüye gidişe, yüzde 4.9’luk küçülme beklentisini de eklemiş oldu. Beklenti anketinde 2010 yılına ilişkin büyüme beklentisi ise yüzde 2.5’e yükseldi.

Merkez Bankası, Temmuz Birinci Döneme ilişkin Beklenti Anketi sonuçlarını açıkladı. Temmuz birinci döneme göre, cari yıl sonu yıllık GSYH küçülme beklentisi yüzde 4.9’a yükseldi. Haziran ayının birinci ve ikinci döneminde yüzde 4.2 ile frene basan küçülme beklentisi, Temmuz’un birinci döneminde yüzde 4.9’la küçülme rekoru kırdı. Böylece Temmuz 2008’de başlayan büyümede düşüş dönemine, tekrar geri dönülmüş oldu. Son bir yıllık dönemde açıklanan beklenti anketi verileri incelendiğinde, ilk defa yüzde 4.9’la küçülme beklentisi rekoru kırılmış oldu.

-2010 BÜYÜME BEKLENTİSİ YÜZDE 2.5-

Merkez Bankası’nın Temmuz birinci dönem beklenti anketine göre 2010 yılında büyüme beklentisi ise yüzde 2.5 oldu. Haziran ayının bir ve ikinci döneminde yüzde 2.3 olarak çıkan 2010 beklenti anketi, yüzde 2.6 olan Şubat 2009’dan bu yana ilk kez yüzde 2.5’e çıkmış oldu.

-ENFLASYON BEKLENTİSİ YIL SONUNDA 6.02’YE GERİLEDİ-

Temmuz ayı birinci dönem cari ayın TÜFE enflasyonu beklentisi 0.10 puan düşerek yüzde 0.19’a indi. Gelecek ayın TÜFE beklentisi yüzde 0.24’le Haziran ayının ikinci dönemindeki düzeyini korudu. İki ay sonrasının TÜFE beklentisi 0.36 puan artışla yüzde 0.64’e yükseldi. Yıl son TÜFE beklentisi 0.16 puan azalarak yüzde 6.02’ye geriledi. 12 ay sonrasının yıllık TÜFE beklentisi 0.06 puan azalarak yüzde 6.52 olurken, 24 ay sonrasının yıllık TÜFE beklentisi 0.04 puan azalarak yüzde 6.40 oldu.

-FAİZLERDE DÜŞÜŞ SÜRÜYOR-

Gelecek üçüncü ayın altı aylık Hazine Bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi 0.44 puan azalarak yüzde 10.45’e geriledi. Gelecek 12’nci ayın altı aylık Hazine Bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi 0.27 puan azalarak yüzde 11.43’e indi.

Gelecek üçüncü ayın 5 yıl vadeli 6 ayda bir sabit kupon ödemeli TL cinsi Devlet Tahvili ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi 0.41 puan azalarak yüzde 13.02 oldu. Gelecek 12’nci ayın 5 yıl vadeli 6 ayda bir sabit kupon ödemeli TL cinsi Devlet Tahvili ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi 0.27 puan azalarak yüzde 13.84 oldu.

Cari ay sonu yıllık basit faiz oranı beklentisi 0.26 puan azalarak yüzde 8.49’a, gelecek üç ay sonundaki yıllık basit faiz oranı beklentisi 0.28 puan azalarak yüzde 8.32, gelecek 12 ay sonundaki yıllık basit faiz oranı beklentisi 0.35 puan azalarak yüzde 9.56 oldu.

Cari ay sonu dolar kuru beklentisi 1.5617 TL’den 1.5531 TL’ye geriledi. Yıl sonu dolar kuru beklentisi 1.6269 TL’den 1.6034 TL’ye indi. Gelecek 12 ay sonundaki dolar kuru beklentisi 1.6435 TL’den 1.6197 TL’ye indi.

Cari yıl sonu yıllık cari işlemler dengesi beklentisi 10 milyar 824.6 milyon dolardan 11 milyar 71.8 milyon TL’ye yükseldi.

Yapı Kredi, Türk Lirası Mevduat Faiz Oranlarını Düşürdü


Yapı Kredi, Türk Lirası mevduat faiz oranlarında indirime gitti.

Yapı Kredi Bankası’ndan yapılan açıklamaya göre, 25 bin liraya kadar 1-2 ay ve 3-5 ay vadede yüzde 10,25 olan faiz oranı sırasıyla yüzde 9,75 ve yüzde 10’a indi. 6-8 ay vadede yüzde 10,50 ve 9-11 ay vadede yüzde 10,75 olan faiz oranları yüzde 10,25’e 12 ay vadede yüzde 11 olan faiz oranı da yüzde 10,50’ye geriledi.

25-100 bin liraya kadar 1-2 ay ve 3-4 ay vadelerde yüzde 10,50 olan faiz oranı sırasıyla yüzde 10,15 ve yüzde 10,30’a gerilerken, 6-8 ay vadede yüzde 10,75, 9-11 ay vadede yüzde 10,85 olan faiz oranları yüzde 10,60, 12 ay vadede yüzde 11 olan faiz oranı da yüzde 10,70 oldu.

100-500 bin liraya kadar 1-2 ve 3-5 ay vadede yüzde 10,75’lik faiz oranı sırasıyla 10,35 ve 10,60 olurken, 6-8 ay ve 9-11 ay vadedeki yüzde 11’lik faiz oranı yüzde 10,75’e düştü. Yine 12 ay vadede yüzde 11 olan faiz oranı da yüzde 10,85’e geriledi.

Yapı Kredi 500 bin lira ile 1 milyon lira arasında, 1-2 ve 3-5 ay vadelerde yüzde 11 olan faiz oranını sırasıyla yüzde 10,60 ve yüzde 10,75’e düşürürken, 6-8 ay ve 9-11 ay vadede yüzde 11,25 faiz oranını yüzde 10,85’e çekti. 12 ay vadede yüzde 11,25 olan faiz oranı da yüzde 11’e indi.

İş Bankası yine en büyük Türk Bankası


Dünyanın en prestijli ekonomi yayınlarından The Banker dergisinin, “Dünyanın En Büyük 1000 Bankası” değerlendirmesinde Türkiye İş Bankası, pek çok Avrupa ve Türk bankasını geride bırakarak 101’inci sırada yer aldı.

Dergi, dünya bankalarını değerlendirdiği çalışmasında 2008 yılsonu finansal konsolide mali tabloları ile bankaların ana sermayelerini kriter olarak aldı.

8 milyar 521 milyon dolarlık güçlü ana sermayesiyle listenin ön sıralarında yer alan İş Bankası, sıralamaya giren diğer Türk bankaları içinde bu yıl da ilk sırada bulunuyor.

Derginin yaptığı değerlendirme, İş Bankası’nın gerek yurtiçinde gerekse yurt dışında lider, güçlü ve öncü konumunu bir kez daha gösterdi.

YABANCILARIN BORSA’DAKİ İŞLEMLERİNİN YÜZDE 72’Sİ GARANTİ BANKASI HİSSELERİNDE GERÇEKLEŞTİ

Yabancıların İMKB’de yaptıkları işlemlerin yüzde 85.9’u 20 şirketin hissesinde gerçekleşirken, ilk sırada bulanan Garanti Bankası tek başına işlem hacminden yüzde 72 pay aldı.

-Yabancıların İMKB’de en fazla işlem gerçekleştirdikleri 20 şirketin hisse senetlerindeki toplam 7 milyar 519 milyon dolarlık işlem net 120 milyon dolar alımla sonuçlandı. 20 şirketten 10’unda yabancıların yaptığı işlemler net alımla sonuçlandı. Mayıs ayında ise ilk 20 hisseden 15’inde net alım görülmüştü.

Yabancıların İMKB’de yaptıkları işlemlerin yüzde 85.9’u 20 şirketin hissesinde gerçekleşirken, ilk sırada bulanan Garanti Bankası tek başına işlem hacminden yüzde 72 pay aldı.

Yabancıların Haziran’da en çok işlem yaptığı ilk 20 hisseyi Garanti Bankası, İş Bankası, Finansbank, Turkcell, Akbank, Vakıfbank, Halkbank, TÜPRAŞ, Koç Holding, ERDEMİR, THY, Yapı ve Kredi Bankası, Sabancı Holding, Türk Telekom, BİM Mağazaları, ENKA İnşaat, FORD Otosan, Anadolu Efes, ARÇELİK, Asya Kalkınma Bankası oluşturdu.
Yabancıların İMKB’de en fazla işlem gerçekleştirdikleri 20 şirketin hisse senetlerindeki toplam 7 milyar 519 milyon dolarlık işlem net 120 milyon dolar alımla sonuçlandı. 20 şirketten 10’unda yabancıların yaptığı işlemler net alımla sonuçlandı. Mayıs ayında ise ilk 20 hisseden 15’inde net alım görülmüştü.

-İŞLEMLERİN DÖRTTE ÜÇÜNE YAKINI GARANTİ HİSSELERİNDE-

ANKA’nın İMKB verilerinden yaptığı belirlemeye göre, Haziran ayında yabancıların en fazla işlem yaptığı hisse senedi Garanti Bankası oldu. 1 milyar 266 milyon dolar alıma karşılık 1 milyar 183 milyon dolar satış yapılan Garanti hisselerindeki yabancı işlemleri net 83 milyon dolar alımla sonuçlanırken, işlem hacmi 2 milyar 449 milyon dolar oldu.

Yabancı işlemlerinde en fazla işlem hacmi olan ikinci hisse İş Bankacı C oldu. 361 milyon dolar alış, 407 milyon dolar satış işlemi sonucunda işlem hacmi 768 milyon dolar olurken, işlemler net 46 milyon dolar satışla sonuçlandı.
İşlem hacminde 589 milyon dolar ile üçüncü sırayı alan Finansbank’ta 305 milyon dolar alışa karşı 285 milyon dolar satış olunca yabancı işlemleri net 20 milyon dolar alımla sonuçlandı.

İlk 20 itibariyle yabancıların en fazla işlem yaptığı hisselerde bu dört kuruluşu, işlem hacmi büyüklüğü sırasıyla; Turkcell, Akbank, Vakıfbank, Halkbank, TÜPRAŞ, Koç Holding, ERDEMİR, THY, Yapı ve Kredi Bankası, Sabancı Holding, Türk Telekom, BİM Mağazaları, ENKA İnşaat, FORD Otosan, Anadolu Efes, ARÇELİK, Asya Kalkınma Bankası izledi.

-ALIŞ VE SATIŞLAR YARI YARIYA-

İlk 20 şirkette Garanti, Finansbank, Turkcell, Akbank, Vakıfbank, Halkbank, THY, Türk Telekom, Anadolu Efes, Asya Katılım Bankası’ndaki yabancı işlemleri net alımla sonuçlandı.
İş Bankası, TÜPRAŞ, Koç Holding, ERDEMİR, Yapı ve Kredi Bankası, Sabancı Holding, BİM Mağazaları, ENKA İnşaat, FORD Otosan, ARÇELİK hisselerindeki işlemler ise net satışla sonuçlandı. Böylece ilk 20’de net alımla sonuçlan hisse senedi sayısı 10, net satışla sonuçlananlar da 10 oldu.



Yabancıların en fazla işlem yaptığı 20 hissenin toplamına bakıldığında; alış 3 milyar 819 milyon dolar, satış 3 milyar 700 milyon dolar oldu. Böylece hacmi 7 milyar 519 milyon dolara ulaşan ilk 20 hissede yabancı işlemleri net 120 milyon dolar alımla sonuçlandı.
Yabancılar Haziran ayında Borsa’da genel toplamda 4 milyar 428 milyon dolar alış, 4 milyar 329 milyon dolar satış işlemi yaptı. İşlem hacmi 8 milyar 756 milyon dolar oldu. Böylece yabancıların en çok işlem yaptığı ilk 20 şirketin, genel toplam içindeki payı alışta yüzde 86.3, satışta yüzde 85.5, işlem hacminde yüzde 85.9 oldu

Banka Kredileri 6 Ayda 3 Milyar 729 Milyon TL Azaldı


Tüm banka kredileri yılsonundan 26 Haziran’a kadar olan dönemde yüzde 1.3’e karşılık gelen 3 milyar 729 milyon TL tutarında azalarak 274 milyar 666 milyon TL’ye geriledi.

Merkez Bankası verilerine göre, altı aylık dönemde bankaların yurt içi kredilerinde mevduat bankalarının kredileri 5 milyar 240 milyon TL azalışla 262 milyar 427 milyon TL’ye indi.

Mevduat bankalarındaki TL cinsinden kredilerin 1 milyar 183 milyon TL artarak 236 milyar 448 milyon TL olduğu dönemde, yabancı para cinsinden krediler 6 milyar 423 milyon TL azalarak 25 milyar 979 milyon TL seviyesine geriledi.

Kamu mevduat bankaları kredileri 27 milyon TL azalışla 73 milyar 878 milyon TL olurken, özel mevduat bankalarının kredileri de 4 milyar 466 milyon TL azalışla 133 milyar 153 milyon TL’ye geriledi.

Yabancı mevduat bankaları kredileri 747 milyon TL azalışla 55 milyar 396 milyon TL oldu. Kalkınma ve yatırım bankalarının kredileri ise 1 milyar 511 milyon TL artarak 12 milyar 239 milyon TL oldu.

7 Temmuz 2009 Salı

'Giderek Düzelecek'

Malatyalı İşadamları Derneği (MİAD) geleneksel aylık toplantılarının sonuncusunda Merkez Bankası başkan yardımcısı Dr. M. İbrahim Turhan'ı konuk etti. "Küresel Kriz, Para Politikaları ve Türkiye" konulu toplantıda konuşan Turhan, ekonominin daha fazla daralmayacağını ve büyüme rakamlarının giderek düzeleceğini savundu.

Toplantıya ilişkin MİAD'dan yayınlanan bülten şöyle:

"Malatyalı İşadamları Derneği geleneksel aylık toplantıları çerçevesinde Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Dr. M. İbrahim TURHAN’ın katılımıyla kahvaltılı toplantı düzenlendi 04 Temmuz Cumartesi sabahı organize edilen toplantı İstanbul Holiday İnn Bağcılar Otelde gerçekleştirildi.

“Küresel Kriz, Para Politikaları ve Türkiye” konulu toplantı açılış konuşmasını yapan MİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yunus AKDAŞ “Türkiye’nin para politikalarını hakkında MB başkan yardımcısının görüşlerini almak istedik. Yoğun programın içinde gelmesi bizi sevindirdi. Temel ilkemiz hoşgörü ve diyalog içinde çalışmaktır. Bu hoşgörü ortamı adına yaptığımız çalışmaların ilgi görmesi ve takdir edilmesi bizi motive ediyor. Sosyal Projelerimizde devam ediyor.

İŞKUR ve K.çekmece Belediyesi ile İstihdam için Mesleki Eğitim Projesini imzaladık. İşadamlarımız istihdam için bu projeye destek verecek buna inanıyorum. Türkiye kendi ekonomik modelini oluşturmakta halen zorlanıyor. Türk insanının yapısı kendine has bir ekonomik modeli gerekli kılıyor.

Dışarıdan gelen modeller bize uymayabiliyor. Ülkemizde istikrarı ve güveni korumalıyız. Reel sektörümüzün sorunlar yaşandığı %13.9’luk bir küçülme yaşandığı dönemde özellikle bankaların büyük büyümeler göstermesine tepki göstermeliyiz. Bankalar bu dönemde bizi ezdi. Bundan rahatsızız. Yarının bugünden daha iyi olmasını diliyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.

Sözlerine çok defalar toplantılarda konuşma yaptığını ama Malatyalılara karşı konuşmanın zor olduğunu ifade ederek başlayan M. İbrahim TURHAN yaşanan ekonomik krizin daha önce yaşananlarla kıyaslanmaması gerektiği bunun dünya çapında bir kriz olduğunu bu sefer olayın büyüklüğü çok farklı olduğunu söyledi. TURHAN “Krizde devam için önlemler alınmalıydı. Özel sektörle bunu paylaştık.

Krizin kaynağı karşılığı olmayan şişirilmiş krediler. Maliyeti düşük bol para varken özellikle ev sahibi olurken ABD’de krediler abartıldı. Bir eve ikincil krediler vererek insanlar daha fazla borçlandırıldı. Evinin değeri arttı kazan doğurdu diyerek daha fazla kredi verdiler.” diyerek krizin şişirilmiş bir zenginlikten kaynaklandığını anlattı.

Tüketimin hiçbir şekilde kısıtlanmadığını karşılığı olmadan harcamalar yapıldığını ABD’de hem kamu hem de özel sektör ürettiğinden fazlasını tüketmeye devam ettiklerini söyleyen İbrahim TURHAN “Finansal taktiklerle piyasaya az para ile bile satın alma gücü yaratan imkanlar çıktı.

Bunlara türev finansal ürünler deniyor. Sanal satın alma ortamı oluştu. Her şey yolunda giderken güzel görünüyordu. Ama ölçü kaçtı. Amerikan Merkez Bankasının 850 Milyar dolarlık bir finansal tabanı var. Bu tabanın katlarca üstünde bir piyasa büyüklüğü oluştu. Bu Üzerindeki yükü taşıması imkansız hale gelen bir büyüklük.

Piyasada 800 milyar varken 80 trilyonluk bir borç hacmi oluştu. Türkiye’de faizler yüksek tutulurken amaç önlem almış olmaktı. Frenleyici önlemlerimiz olmasaydı kur üzerinde çok ciddi bir baskı görülebilirdi. Yani uygulanan yüksek faiz düşük kur politikası değildi. Ekonomileri krizden çıkaran yatırım harcamalarıdır. Mevcut kapasitemizi koruyabilirsek krizden sonra karlı çıkabiliriz. Çok kısa vadede toparlanma beklememek lazım. Korku ile ümit arasında olmalıyız. Korku dünya piyasaları için ümit kendi dinamizmimize güvenimizden kaynaklanıyor. Reel dengeleri para politikası ile değiştiremezsiniz.

Zaman zaman ekonomi ısınır. Orada para politikası ekonomiyi soğutmaya yarar. MB olarak doğru kararları doğru zamanda almaya çalışıyoruz. İlerde de büyümenin sürdürülebilir ve düzenli olması için faizleri artırmak dahil gereken şekilde hareket ederiz. Türkiye’nin potansiyeli dünyanın geri kalanıyla rekabet edebilecek düzeydedir.” dedi.

Katılımcıların sorunlarına cevap veren İbrahim TURHAN Amerikan doları portföyü taşıyanların ekonomik gidişata güvenmemeleri ve sayısal beklentiler altına yönelimi getirdiğini söyledi ve piyasaları değerlendirdi.

“Bankacılık sistemi üzerinde alınan önlemler çok etkin oldu. 1994 de bir kriz yaşadık 2001 de yine bir kriz yaşadık yıl bazında daralmanın çok önceye endeksle az olmasını bekliyoruz. Bugün kişi başına milli gelirimiz on bin dolar bugünkü durumda sermayemizi kaybetmiyoruz. Bizden bazı rakamları iyi görünen Brezilyalılarla görüşüyorum onlar sizin sağladığınız başarıyı başaramayız diyorlar.

Siz AB gibi yüksek standart beklentisi olan bir yere araba satıyorsunuz, beyaz eşya satıyorsunuz biz bunu yapamayız diyorlar. Dünyada dolar dışında para birimi kullanılmasını gösteren bir gidiş gözükmüyor. Doların kullanımı azalacak ama yorum için erken.

İngiltere Merkez Bankası Başkan yardımcısı açıklama yaptı. Önümüzdeki dönemde inşaatta küçülme beklemiyoruz dedi. İhtiyaç olduğu için burada düşüş olmayacaktır dedi. Ekonomi daha fazla daralmaz mutlaka bu yılın ikinci çeyreğindeki büyüme rakamı daha iyi olacak ve giderek iyileşecek.” diyerek sözlerini tamamladı.

Toplantı sonunda MB Başkan Yardımcısı İbrahim TURHAN’a katılımı için teşekkürlerini sunan MİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yunus AKDAŞ MİAD adına teşekkür plaketini Eski Eminönü Belediye Başkanı Nevzat ER’in vermesini rica etti. TURHAN’ a teşekkür plaketini de MİAD Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa PAŞAHAN verdi."

Kadın Girişimciler Garanti Altında


MANİSA (İHA) - TOBB öncülüğünde kurulan ve Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO)’nun koordinatörlüğünde çalışmalarını sürdüren Manisa İl Kadın Girişimciler Kurulu 11. Aylık olağan toplantısını Manisa’da gerçekleştirdi.

Her ay bir ilçede toplantılarını gerçekleştiren Kadın Girişimciler Kurulu son toplantısını MTSO’da yaptı. Kadın Girişimciler Kurulu Başkan Yardımcısı Mücella Gültekin’in başkanlık yaptığı toplantıda, kadınların üretime katkılarını arttırmak için çeşitli projeler üzerinde çalışan ve bu projeleri hayata geçirme konusunda da büyük mesafe alan kurul yöneticileri, finansman konusunda ne gibi destek alabileceklerini görüştüler.

Garanti Bankası Manisa Şubesi KOBİ Bankacılığı Yöneticisi Simla Başaran, Kadın Girişimciler Kurulu üyelerine kredileri hakkında bilgi verdi. Garanti Bankası’nın 2006 yılında kadın girişimcileri farklı bir müşteri segmenti olarak mercek altına alıp, Kadın Girişimci Destek Paketi’ni hizmete sunduğunu belirten Simla Başaran, “Bankamız, bu paket kapsamında kadın girişimcilerin işlerini büyütebilmeleri için farklı organizasyonlar düzenleyerek ihtiyaç duydukları cesaret, iletişim ağı, eğitim ve finansman desteği sağladı.

Paketle, bugüne kadar belirli bir yatırım projesine sahip olan veya mevcut firmasını genişleterek yerel ve uluslararası piyasalarda rekabet etmek isteyen 4.700 kadın girişimciye, toplam 125 milyon TL tutarında finansman sağlandı.

Kadın girişimcilere özel faiz oranlarıyla kredi imkaanı sunan Kadın Girişimci Destek Paketi; Kadın Girişimci Destek Kredisi, Kadın Girişimcilere Özel KOBİ Proje Kredileri, Nakit Krediler, İşyeri Kredisi, Hazır Hesap, POS, Şirket Kredi Kartı, Teminat Mektubu gibi bir çok üründen oluşuyor. Bankamız, kadın girişimcileri her zaman destek olmayı arzu ediyor. Manisalı kadın girişimcilerimizin geliştirdikleri projelerini hayata geçirmelerinde destek olmak bize mutluluk verecektir”’ dedi.

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Bankaların Kâr Artışı Yavaşlayacak


Merkez Bankası'nın hazirandaki faiz indiriminden sonra 'bu son' sinyalini vermesi ilk çeyrekte tüm sektörlerin aksine büyüyen bankacılık sektörünün kârını olumsuz etkileyecek. İlk çeyrekte 5 milyar TL kâr eden bankaların hazine kağıtlarından gelen gelirlerinin azalması bekleniyor.


Faiz oranlarını son 8 ayda 800 baz puan indiren Merkez Bankası'nın, haziranda bu son sinyalini vermesi bankaların ikinci çeyrek kârlarını olumsuz etkileyecek. Yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre karlarını yüzde 32 artırarak 5 milyar TL'ye çıkaran bankalar faiz indirimlerinin devam etmemesi halinde, portföylerinde tuttukları hazine kağıtlarından dolayı, ikinci yarıdan sonra daha düşük kâr marjları ile çalışmak zorunda kalacak.

Kar artışının yanı sıra büyüme verilerine göre tüm sektörlerde yaşanan küçülmenin aksine mali aracı kuruluşlar yüzde 10,8 büyüdü. Merkez Bankası'nın faiz oranlarını son aylarda hızlı bir şekilde indirmesinin bankacılık kesiminin büyümesinde etkili olduğunu belirten EFG Yatırım Bankacılık Analisti Mete Yüksel, Bankalar mevduatları her ay bir önceki aya göre çok daha düşük fiyatladı.

Ayrıca faiz düşüşü ile birlikte bono fiyatlarının yükselmesi de olumlu etki yarattı dedi. Bankaların çok büyük bir vade uyumsuzluğu ile çalıştığını ifade eden Yüksel, sektörde mevduatların ortalama vadesinin bir ay, kredilerde ise bir yıl olduğunu hatırlatarak şunları söyledi: Faizlerin çok aşağı indiği bir ortamda mevduatlar her ay bir önceki aya göre çok daha düşük fiyatlanır. Buna karşılık bankalar kredileri daha önce sözleşme yaptıkları faiz oranları ile tahsil etmeye devam ederler.

İkinci yarı yatay geçecek

Faiz indirimleri ile bankaların ellerinde bulunan bonoların fiyatlarının da yükseldiğine dikkat çeken Yüksel, Yine de finans kesiminin büyümesini sürdürebilir olduğu kanısında değilim. Çünkü faiz düşüşünün sonlarındayız. Bankalar özellikle karlılık açısından bu yıl tarihlerinde görmedikleri ilk 6 ay geçirdiler diye konuştu. Faizlerin artık bu denli hızlı düşmeyeceği için ikinci yarının çok daha yatay geçeceğine dikkat çeken Yüksel, mevduat ve bono faizlerinin de aşağı inmeyeceğini kaydetti. Yüksel, buna karşılık kredi faizlerinin düşeceğini, bunun da büyümeyi tetikleyeceği için yılın ikinci yarısında daha düşük marjların ama daha yüksek kredi büyümesinin yaşanacağını ifade etti.

Ekonominin lokomotifi olamazlar

Finans Yatırım Bankacılık Analisti Sadrettin Bağcı ise 2001'de bankalar dövizde açık pozisyon taşıyordu. Kontrol iyi değildi. Kamu bankaları sistemin sağlıklı çalışmasını engelliyordu dedi. Bağcı, BDDK'nın artık çok daha aktif çalıştığını söyledi. Bankacılık sektöründe faiz indirmlerinin mevduat maliyetlerini aşağı çektiğini belirten Bağcı, Bu durum 3. ve 4. çeyrekte normale döner. Yine de finans kesimi bence hiçbir zaman ekonominin lokomotifi olmaz. Çünkü bankaları kredi vermeye zorlayamazsınız diye konuştu.

Finansbank Baş Ekonomisti İnan Demir
DİBS KAZANÇLARI ETKİLENECEK

Merkez Bankası'nın önden yüklemeli faiz indirimleri ilk çeyrekte bankacılık sektörünün karlılığını olumlu etkiledi. Ancak bu büyüme ile faiz indirimleri arasında doğrudan bir ilişki kurmamak gerekiyor.

Faiz indirim sürecinin sonuna gelinmesi ise hem DİBS portföyünden elde edilen sermaye kazançlarının yavaşlaması hem de aktif ve pasifler arasındaki net faiz marjının daralması nedeniyle bankaların kârlılığının ilk çeyreğe kıyasla azalmasına neden olacak. Bu anlamda, en yüklü faiz indirimlerinin yılın ilk aylarına yoğunlaşmasıyla bankalar için kârlılık da yılın ilk aylarında daha iyi seviyelerde gerçekleşti

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Para Piyasalarında Geçen Hafta

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) işlem gören hisse senetleri geçen hafta ortalama yüzde 0,11 oranında değer kazandı.

-YATIRIMCI REHBERİ (1)

-GEÇEN HAFTA HİSSE SENETLERİ ORTALAMA YÜZDE

0,11 DEĞER KAZANDI

-TÜRK LİRASI KARŞISINDA ABD DOLARI YÜZDE 0,39,

AVRO DA YÜZDE 0,92 DÜŞÜŞ GÖSTERDİ

-24 AYAR KÜLÇE ALTININ GRAM SATIŞ FİYATI YÜZDE

1,18, CUMHURİYET ALTINININ SATIŞ FİYATI YÜZDE

1,27 GERİLEDİ

-YATIRIM FONLARI GEÇEN HAFTA YÜZDE 0,39 DEĞER

KAZANDI

-AYLIK MEVDUAT FAİZİNİN HAFTALIK NET GETİRİSİ

YÜZDE 0,19, HAFTALIK REPONUN NET GETİRİSİ YÜZDE

0,15 OLDU

İSTANBUL (A.A) - 04.07.2009 - (Şenol Aydoğan) - İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) işlem gören hisse senetleri geçen hafta ortalama yüzde 0,11 oranında değer kazandı.

Uluslararası piyasalarda ABD'de açıklanan ekonomik verilere ilişkin yorumlar piyasaların seyrini belirlemeye devam etti. Özellikle tarım dışı istihdam verisinin beklentilerden daha kötü gelmesi, ekonominin toparlandığı, en kötünün geride kaldığı yönündeki düşünceleri kısmen geri plana attı. Bu veriyi sert satışla karşılayan piyasalar önümüzdeki hafta açıklanacak verilere odaklandı.

ABD'de haftanın ilk günü imalat dışı sanayi endeksinin, sonraki günlerde tüketici kredileri ve işsizlik başvurularının yakından izleneceğini vurgulayan uzmanlar, Avrupa bölgesinde ise 8 Temmuz'da açıklanacak olan Euro bölgesi birinci çeyrek GSYH-nihai verisinin piyasalarda etkili olacağını kaydediyor.

Dış piyasalardaki gelişmelere son dönemlerde fazla katılmayan İMKB'de IMF beklentisinin hala sıcaklığını koruduğunu savunan uzmanlar, olası bir anlaşmada İMKB'nin ilk etapta olumlu tepki verse de sonrasında beklentinin sona ermiş olması ile kısa vadeli kar satışlarına yönelebileceğine işaret ediyor.

Borsa, haftaya yüzde 0,23'lük artışla başladı. Küçük çapta artışlar salı ve çarşamba günlerinde de devam etti. Hisse senetleri salı günü ortalama yüzde 0,29, çarşamba günü de ortalama yüzde 0,80 oranında değer kazandı. Haftanın son iki gününde ise yüzde 1'in altında kalan düşüşler vardı. Hisse senetleri perşembe günü ortalama yüzde 0,56 ve cuma günü de ortalama yüzde 0,65 oranında değer yitirdi.

-GELECEK HAFTA-

Uzmanlar, yukarı yönlü trendini sürdüren İMKB 100 Endeksinde 37.100 puan seviyesinin üzerindeki kapanışların endeksteki hedef seviyeyi 39.800'e taşıyacağını savunarak, trendin yukarı doğru olmasına rağmen işlem hacmi ve para girişinin giderek zayıfladığına dikkati çekiyor.

Endekste düzeltme sürecine girilmesi durumunda ise 34.100 seviyesine kadar bir geri çekilme yaşanabileceği tahmin ediliyor.

-ÖZETLE PİYASALAR-

İMKB Tahvil ve Bono Piyasasındaki oranlarda iniş-çıkışlı bir seyir gözlendi. Türk Lirası karşısında dolar ve avro geriledi. Altın fiyatları da haftayı düşüşle tamamladı. Mevduat faizlerinin ortalamalarında herhangi bir değişim olmadı.

Hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 0,11 oranında değer kazandı. 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 1,18, Cumhuriyet altınının satış fiyatları yüzde 1,27 geriledi. Yatırım fonlarının seyrini izleyen A.A Fon Endeksi geçen hafta yüzde 0,36 oranında artış gösterdi. Önceki hafta sonundaki oranlara göre, 1 aylık mevduat faizi yüzde 0,19, haftalık reponun net getirisi yüzde 0,15 olarak gerçekleşti.

-BORSA ENDEKSLERİ-

İMKB Ulusal-100 Endeksi, hafta boyunca 41,65 puan artışla 36.755,90 puandan 36.797,55 puana çıktı. Hisse senetlerindeki haftalık ortalama artış yüzde 0,11 oldu.

İMKB Ulusal-Mali Endeksi 48,97 puan artışla 54.621,48 puandan 54.670,45 puana ve İMKB Ulusal-Hizmetler Endeksi 114,64 puan artışla 27.158,61 puandan 27.273,25 puana çıkarken, İMKB Ulusal-Sanayi Endeksi 181,82 puan düşüşle 27.900,40 puandan 27.718,58 puana indi.

Böylece, mali grup hisseleri ortalama yüzde 0,09 oranında ve hizmetler grubu hisseleri ortalama yüzde 0,42 oranında değer kazanırken, sanayi grubu hisseleri ortalama yüzde 0,65 oranında değer yitirdi.

-KAZANANLAR VE KAYBEDENLER-

Borsada geçen hafta işlem gören 325 hisse senedinden 133'ü değer kazanırken, 149 hisse senedi değer yitirdi, 43 hissenin değeri değişmedi.

Geçen hafta en yüksek oranlı artış, yüzde 39,23 ile Sönmez Flament hisselerinde gerçekleşti. Yüzde 32,88'lik artışla Bisaş Tekstil hisseleri ikinci ve yüzde 31,88'lik artışla Vakıf Finansal Kiralama hisseleri üçüncü olarak sıralandı.

En yüksek oranlı gerileme ise yüzde 34,89'luk düşüşle Feniş Alüminyum hisselerinde oldu. BSH Profilo hisseleri yüzde 12,42'lik düşüşle ikinci ve Grundig Elektronik hisseleri yüzde 9,52'lik düşüşle üçüncü sırada yer aldı.

-DÖVİZ-

Geçen hafta Türk Lirası karşısında dolar ve avro geriledi. İstanbul serbest piyasada önceki hafta sonuna göre ABD Doları'nın Türk Lirası satış fiyatı 0,0060 lira ve yüzde 0,39 düşerek 1,5360 liraya, avronun satış fiyatı 0,0200 lira ve yüzde 0,92 düşerek 2,1490 liraya indi.

İngiliz Sterlinin satış fiyatı yüzde 0,98 ve 0,0250 lira düşerek 2,5250 liraya, İsviçre Frangının satış fiyatı yüzde 1,05 ve 0,0150 lira düşerek 1,4100 liraya indi.

Bugün öğle saatlerinde ise İstanbul serbest piyasada ABD Doları 1,5350 liradan, avro 2,1430 liradan, İngiliz Sterlini 2,5100 liradan ve İsviçre Frangı da 1,4100 liradan satılıyor.

-ALTIN-

Haftalık bazda, Kapalıçarşı'da alınıp satılan 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 1,18, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 1,27 düşüş gösterdi.

Dünkü kapanış itibariyle külçe altının gram satış fiyatı 46,20 lira, Cumhuriyet altınının satış fiyatı 310,00 lira oldu.

İstanbul Altın Borsası'nda (İAB) 24 ayar altının gram fiyatı da yüzde 1,67 düşerek 46,17 lira oldu.

-YATIRIM FONLARI-

Yatırım fonlarına katılma belgeleri önceki hafta sonuna göre ortalama yüzde 0,36 oranında değer kazandı.

Yatırım fonlarının fiyat seyrini izleyen A.A Bileşik Fon Endeksi geçen hafta boyunca 3.645 puan artarak 934.129 puandan 937.774 puana çıktı.

Geçen haftanın en çok değer kazanan katılma belgeleri, yüzde 3,24'lük artışla Garanti Menkul A Tipi Portföy Yönetim Hizmeti Değişken Fon, yüzde 2,91'lik artışla Yapı Kredi Yatırım A Tipi Özel Portföy Yönetimi Değişken Fon ve yüzde 2,89'luk artışla İş Bankası A Tipi Hisse Fon olarak sıralandılar.

Haftanın en çok değer yitiren katılma belgeleri ise yüzde 2,13'lük düşüşle İstanbul Gold B Tipi Altın Fon, yüzde 1,61'lik düşüşle TEB B Tipi Altın Fon ve yüzde 1,58'lik düşüşle Akbank B Tipi Altın Fon oldular.

-TAHVİL-BONO-FAİZ-REPO-

Hazine geçen hafta ihale düzenlemedi. İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında oluşan ağırlıklı ortalamalar üzerinden yapılan hesaplamalara göre, çeşitli vadelerdeki kağıtların haftalık net getirileri yüzde 0,16 ile yüzde 0,22 arasında gerçekleşti.

Mevduat faizlerinin ortalamalarında herhangi bir değişim olmadı. Önde gelen ve değerlendirmeye alınan 10 kamu ve özel bankanın faiz oranlarının ortalamaları üzerinden yapılan hesaplamalara göre, bir önceki hafta sonu geçerli olan oranlar itibariyle 1 ay vadeli mevduat faizinin haftalık net getirisi yüzde 0,19'u buldu.

Önceki hafta sonunda İMKB Repo Ters Repo Pazarı'nda ortalama faizi yüzde 8,82 dolayında bulunan haftalık reponun net getirisi de yüzde 0,15 olarak gerçekleşti

ESNAF, KRİZDEN EN ÇOK ETKİLENEN SINIF OLDU``

Kastamonu Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (KESOB) Başkanı Mehmet Kalyoncuoğlu, büyük marketlerin Kastamonu`ya gelmesiyle birlikte ekonomik krizden en çok Kastamonulu küçük esnafının etkilendiğini söyledi.

Küçük esnafın, büyük marketlerin Kastamonu`ya gelmesiyle çok sıkıntılı günler yaşadıklarını ifade eden Kastamonu Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (KESOB) Başkanı Mehmet Kalyoncuoğlu, ``Kriz Kastamonu`da gros marketlerin gelmesiyle başladı.

Dünyada yaşanan global krizden de esnaf en çok etkilenen sınıf oldu. Gros marketlerden önce, mahalle bakkalları, kasapları ve manavları vardı. Bunlar para kazanıyorlardı ve bu para yine bu ilde harcanıyordu. Gros marketlerde para tek elde toplandıktan sonra Kastamonu`da bunun harcanma imkanı yok çünkü mallar dışarıdan geliyor. Bu da esnafı çok etkiledi.

Esnafın kredi alırken işinde kullanmasıyla ilgili sıkıntılar başladı. Esnafın da bankadan kredi alması zorlaştı. Çapraz krediler çoğaldı. Esnafımız oldukça sıkıntı içinde. Okulların kapaması, üniversiteden yararlanma imkanı olmayışı, herkesin tatile çıkması işleri daha da zorlaştıracak gibi görünüyor`` dedi.


Daha önceki dönemde imalat sanayicisine yönelik hazırlanan Cansuyu Kredisi`nin hizmet sektörü için de geçerli olmasıyla ilgili kanunun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandığını ifade eden Kalyoncuoğlu, ``Cansuyu kredisi önce imalatçılara çıkmıştı. Yeni çıkan yasayla da Cumhurbaşkanı onayladı ve Resmi Gazetede yayınladı. İşleyişi ile ilgili tebliğ gelmedi. Onun için esnafımız bu Cansuyu Kredisini uzun süreden beri bekliyor hizmet sektörünü ilgili olarak. İleriki günlerde bakanlar kurulundan çıkıp, tebliğ haline geldiği zaman esnafımız biraz rahatlayacaktır`` şeklinde konuştu.

3 Temmuz 2009 Cuma

İller Bankası Belediyeleri Bilgilendirdi

KARABÜK (İHA) - İller Bankası 18. Bölge Müdürü Mehmet Yılmaz, 29 Mart yerel seçimleri sonrasında göreve gelen Belediye Başkanlarını İller Bankası ile Belediyeler arasında yapılan çalışmalar konusunda bilgilendirdi.

Yenişehir Büyük Kulüpte gerçekleşen toplantıya Vali Nurullah Çakır, İl Özel İdare Genel Sekreteri Mehmet Uzun, AK Parti Karabük Milletvekili Cumhur Ünal’ın yanı sıra Safranbolu Belediye Başkanı Necdet Aksoy, Eskipazar Belediye Başkanı Dursun Baş ve Ovacuma Belediye Başkanı Recep Coşkun ile İller Bankası’ndan ilgili daire müdürleri katıldı.

Toplantıda İller Bankası’nın görev, yetki ve çalışmaları konusunda bilgi veren İller Bankası 18. Bölge Müdürü Mehmet Yılmaz, İller Bankası’nın 1933 yılında Belediyeler Bankası olarak göreve başlayan ve 1945 yılında kurumsal kimliğini İller Bankası adıyla devam ettiren kurumun, şehirlerin imar ve inşasında önemli rol üstlendiğini belirtti. Mahalle idarelere kredi sağlamanın yanında İller Bankası’nın farklı projelerle mahalli idarelere destek verdiğini belirten Yılmaz, “Mahalli idarelerin talepleri doğrultusunda alt ve üst yapı yatırımlarını yapmaları konusunda destek veriyoruz. Yine yapılacak her türlü yatırım için gerekli araç ve malzeme temini konusunda yardımcı oluyoruz.

İller Bankası’nın kuruluşundan bu yana 2009 yılına kadar 18 bin 62 adet iş tamamlanmış ve yerel yönetimlerimizin hizmetine sunulmuştur. Misyonumuz yerel yönetimlere, kentsel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi amacıyla uluslar arası standartlarda proje üretmek ve geliştirmek, kredi sağlamak danışmanlık yapmak, vizyonumuz ise, modern kentlerin geliştirilmesi sürecine katılan hizmet kalitesi kanıtlanmış, uluslar arası bir yatırım bankası olmak” dedi.

Vali Çakır ise yaptığı kısa konuşmada yerel yönetimlerin belediyelerin, özel idarelerin kentsel dönüşüm ve diğer hizmetlerine kaynak oluşturma, destek verme açısından İller Bankası’nın önemli bir görevi üstlendiğini, önemli bir finans kaynağı olduğunu, İller Bankası’nın özellikle kırsaldaki belediyelere kaynak sağlamak, kredi ödemeleri ve faiz oranlarında gerekli desteği vermesini istedi.

Daha sonra toplantıya katılan Belediye Başkanları yörelerine ilişkin yapacakları yatırımlar ve İller Bankası’ndan sağlanacak destekler konusunda bilgi aldılar.

Bankaların Kredi Stoku Geriledi


Tüm banka kredileri 12-19 Haziran haftasında 321 milyon TL azalarak 270 milyar 700 milyon TL'ye geriledi.

Merkez Bankası verilerine göre, bankaların yurt içi kredilerinde anılan dönemde mevduat bankalarının kredileri 384 milyon TL azalışla 258 milyar 428 milyon TL’ye indi. Mevduat bankalarındaki TL cinsinden kredilerin 468 milyon TL azalarak 232 milyar 380 milyon TL olduğu dönemde, yabancı para cinsinden krediler de 85 milyon TL artarak 26 milyar 48 milyon TL seviyesine yükseldi.

Kamu mevduat bankaları kredileri 723 milyon TL artışla 74 milyar 9 milyon TL olurken, özel mevduat bankalarının kredileri de 475 milyon TL azalışla 129 milyar 591 milyon TL’ye geriledi.

Yabancı mevduat bankaları kredileri 632 milyon TL azalışla 54 milyar 827 milyon TL oldu. Kalkınma ve yatırım bankalarının kredileri ise 63 milyon TL artarak 12 milyar 269 milyon TL oldu.

Kriz Bizi Neden Çok, Hem De Pek Çok Sarstı?

Çünkü bu kriz küresel kriz olmaktan öte bizim krizimiz)

Yılın ilk 3 aylık döneminde kriz nedeniyle (krizin çıktığı ülke olan) Amerikan ekonomisi bile yüzde 2.5 küçülürken, biz neden dünya rekoru kırdık? Neden bizim ekonomimiz yüzde 13.8 oranında küçüldü?
Talih mi, kader mi? Yoksa yanlış yaptığımız bir şeyler mi var? Bunu bilelim ki, bundan sonra ne yapmamız gerektiğine karar verelim.
Tanıdığım iktisatçılara sordum, soruşturdum: “Kriz neden bizi herkesten fazla sarstı?”
(1) Biz küresel krizden önce, kendi krizimize girmek üzere idik. Küresel kriz kendi krizimize girişimizi öne aldı.
Çünkü küresel krizden önce sürdürülen “Yüksek faiz-düşük dövize dayalı” ekonomi politikaları sürdürülemez noktaya gelmişti.
-Ekonomiyi canlı bir iç tüketim ayakta tutuyordu. Canlı iç tüketim ise, değerli Türk Lirası, ucuz döviz, bol dış kredi ile besleniyordu.
- Türk ekonomisinde, büyümenin dinamiği imalat sanayiidir. İmalat sanayii ne kadar çok katma değer yaratır ise, ekonomi o kadar güçlenir. Yüksek faiz ve ucuz döviz üretimin yapısını bozdu. Ucuz ithal girdi kullanımı arttıkça imalat sanayiinde katma değer düştü. İmalat sanayiine ara malı ve girdi sağlayan üretim tesisleri kapandı.
- İç piyasanın canlılığı karşısında yatırımlarda olağandışı artış oldu. Fazla kapasite yaratıldı.
Krizi geç ve güç fark ettik
- Talebin devamlı artacağı varsayımı ile toptan ve perakende ticaret kesiminde balon oluştu. Her apartmanın altında dükkân, her mahallede bir alışveriş merkezi açıldı. Dükkânlara mal dolduranlar bunları kolaylıkla satabileceğini sanmaya başladı.
- Bu canlılığın 2008 yılı başında sürdürülemez olduğu ortaya çıktı. Makine ve teçhizat yatırımları yavaşlamaya başladı. Bu yavaşlama kaynak yetersizliğinden, parasızlıktan değil, yatırımların kâr etmemesinden kaynaklanıyordu.
- İç piyasadaki duraklamayı, ihracattaki artış dengeliyordu.
(2) İşte bu tabloda 2008 yılının son 3 aylık döneminde küresel krizin önemini, finansal krizin sonunda dünya pazarlarının da daralmaya başladığını, ihracatımızın yavaşlayacağını biz Türkler nihayet fark edebildik.
- İhracat düşmeye başladı. İhracat düşmeye başlayınca ihracata dönük üretim yapan kuruluşlar hemen battık, batıyoruz havasına girdi.
- Biz Türkler devamlı kriz bekleyişinde olduğumuz için, “İşte beklenen kriz nihayet geldi” diyerek hemen harcamaları ve tüketimi kıstık.
- Halkımız, dolar en aşağı 2.0 TL olur, hayır 3.0 TL olur diyerek bir yanda dolar alırken öte yanda, krizden bankalar ve firmalar batacak karamsarlığı ortalığa yayıldı.
- Üreticiler “kriz geldi, batıyoruz” korkusu ile hemen üretimi kesti. İşçi çıkarmaya başladı.
- Firmalar batıyor diyerek bankalar kredileri kesti. Daha önce verdikleri krediler için erken ödeme çağrısı yaptı. Ekonominin çarklarını yağlayan “vadeli çek”ler ödenmez olunca, çarklar durdu.
- Firmalar üretim yerine stok eritme telaşına girince, üretim düşüşü talepteki daralmanın önüne geçti.

Böyle geldi, böyle gidemez

Şimdi, (1) Krizin bizi neden bu kadar çok etkilediğini sağlıklı bir şekilde (eğmeden büzmeden) değerlendirmek, anlamak zorundayız. (2) Bu kriz sonunda nasıl bir ekonomi politikası uygulayacağımızı belirlemek zorundayız.
Çünkü “böyle geldi, böyle gidemez”. Dünyada kriz hafifleyince biz de kriz derdinden kurtulamayız.
Bizim krizden çıkışımız üretim artışına bağlıdır. Kriz öncesi dönemdeki iç piyasa şartları artık hayal edilemez. Kriz öncesi dış piyasa (ihracat) çizgisini tutturmak, ihracatı artırmak yeni çabaları gerektiriyor.
İşte onun içindir ki, (1) Katma değeri yüksek ürünlerin üretimine geçmeye mecburuz. (2) Dünya pazarlarıyla rekabet edebilmek için verimliliği artırmaya, maliyetleri düşürmeye mecburuz..
Unutmayınız: Ekonomisi dibe giden, insanları iş ve aş bulamayan bir ülkede ne demokrasi olur, ne adalet olur, ne hukuk olur... O ülke sadece onun bunun emrinde olur.

Döviz Kredilerinin Yeni Rejimi

Dövizli borçlanmalar veya dövize endeksli borçlanmalar, ülke ekonomisinde yol açtığı makro sorunların yanı sıra borç ilişkisinin tarafları açısından da hem ekonomik hem de hukuki pek çok soruna yol açan bir olgudur.


Dövizli veya dövize endeksli kredilerin hukuki düzeni 1567 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Kanunu'nun verdiği yetkiyle yürürlüğe konulan "Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar"ın 17. maddesinde düzenlenmiştir.

Geçen günlerde söz konusu 17. maddede bazı değişiklikler yapıldı ve dövizli veya dövize endeksli kredi kullanma esasları yeniden düzenlendi. Ancak yeni düzenlemeyi aktarmaya geçmeden önce eski düzenlemeye de bir göz atmak istiyoruz.
16 Haziran 2009 öncesi geçerli olan eski düzenlemede, kredi kullanan firmalar arasında döviz geliri olanlar olmayanlar ayırımı yapılmaktaydı.

Bu ayırıma göre döviz geliri olan firmalar (ihracat yapan, ihracat sayılan satış ve teslimleri olan veya döviz kazandırıcı faaliyetlerde bulunan firmalar) yurtiçi bankacılık sisteminden gerek 18 ay vadeyi aşmayan döviz cinsi gerekse dövize endeksli kredi kullanabilmekteyken döviz geliri olmayan firmalar yurtiçi bankacılık sisteminden döviz cinsi kredi kullanamamakta, ancak dövize endeksli kredi kullanabilmekteydiler.

Yurtdışından kullanılacak döviz kredileri içinse herhangi bir sınırlama veya döviz geliri olan-olmayan firma ayırımı söz konusu değildi. Tüketiciler ise yurtiçi bankacılık sisteminden sadece dövize endeksli kredi kullanabilmekteydiler.

Yurtiçinden döviz cinsi kredi kullanmadaki özellikle firmanın döviz geliri olması koşulu ise uygulama bu firmaların döviz kredisini Türkiye'de kurulu bankaların yurtdışı şubelerinden kredi kullanması yolu ile aşılmaktaydı. Nitekim Devlet Bakanı Ali Babacan'ın açıklamasına (15.6.2009 tarihli basın toplantısı) göre 2009 yılı mart sonu itibariyle reel sektör firmaları nın yabancı para cinsinden sağladığı 139 milyar dolarlık kredinin yaklaşık % 25'i, yani 35 milyar dolarlık kısmı Türkiye'de kurulu bankaların yurtdışı şube ve iştiraklerinden kullanılmıştır.

Türk Parası Kıymetini Koruma Kararı'nda yapılan değişiklik sonrasında ise döviz geliri olan firmalar eskiden olduğu gibi yurtiçi bankacılık sisteminden yine döviz cinsinden kredi kullanabileceklerdir. Bu tür krediler için daha önce 18 ay olan vade sınırı da kaldırılmıştır.

Yeni düzenleme ile getirilen en önemli husus, Türkiye'de yerleşik döviz geliri olmayan kişilere de belli limitler çerçevesinde döviz kredisi kullanma olanağının sağlanmasıdır. Gerçek kişilerin de yararlanabileceği bu yeni düzenleme sonucunda kişiler veya şirketler, ortalama vadesi bir yıldan fazla ve tutarı 5 milyon dolardan daha yüksek olmak üzere yurtiçinde yerleşik bankalardan döviz kredisi kullanabileceklerdir.

Bu kredi için belli bir kullanım alanı veya amaç sınırlaması söz konusu değildir. Burada döviz cinsinden borçlanmaya bir alt sınır konulmasının nedenini Sayın Bakan, "büyük miktarlı döviz kredisi talep eden firmalarımızın kur riskine ilişkin değerlendirmeyi ve bankaların da söz konusu firmalarla ilgili risk kontrolünü daha iyi yapabilecek olması" şeklinde açıklamıştır.

Öte yandan yeni düzenleme sonucunda herhangi bir alt sınırlama olmaksızın döviz kredisi kullanma olanağı da getirilmiştir. Ancak bu olanak sadece ticari veya mesleki faaliyeti olan gerçek veya tüzelkişilere, kredinin ticari veya mesleki amaçla kullanılması koşulu ile sağlanmıştır.

Bu kapsamda döviz kredisi kullanılabilmesi döviz hesaplarının veya OECD üyesi ülkelerin merkezi yönetimleri yahut merkez bankaları veya bunların kefaletiyle ihraç edilmiş yabancı para menkul kıymetlerinin teminat gösterilmesi koşuluna bağlanmıştır. Dolayısıyla bu kapsamdaki krediler, vade sınırlaması olmasa da ancak teminat tutarı kadar olabilecektir.

Türkiye'de bulunan bankalarca Türkiye'de yerleşik kişilere ticari veya mesleki amaçlı dövize endeksli kredi kullandırılmasında ise bu şekilde bir teminat koşulu yoktur.

Döviz kredileri, yurtdışına döviz ödenmesi gereken (örneğin yatırım mallarının finansmanı için) hallerde döviz, diğer durumlarda ise Türk Lirası olarak kullandırılacaktır.

Eski düzenlemede tüketicilere yurtiçi bankacılık sisteminden döviz cinsi kredi kullandırılmamakta ancak dövize endeksli kredi kullandırılabilmekteydi. Şimdi bu yol da kapatılmıştır. Yeni düzenleme sonucunda, tüketicilere açılmış bulunan dövize endeksli kredilerin vadeleri de artık uzatılamayacaktır.

Tüketicinin Banka Borcu İlk Yarıda 3.3 Milyar TL Arttı

Tüketicilerin bankalara, tüketici kredisi ve kredi kartları kullanımından kaynaklanan toplam borcu yılsonundan 26 Haziran’a kadar olan dönemde 3 milyar 289 milyon TL artarak 117 milyar 140 milyon TL’ye çıktı. Otomobil kredileri azalır, konut kredileri ve diğer krediler artarken, kredi kartı borçları 1 milyar 246 milyon TL artış gösterdi.

ANKA’nın Merkez Bankası verilerinden yaptığı hesaplamaya göre,
Yılsonundan 26 Haziran’a kadar olan dönemde tüketici kredileri 2 milyar 44 milyon TL artarak 83 milyar 137 milyon TL’ye çıktı. Bu grup içinde bulunan konut kredileri 906.5 milyon TL artarak 38 milyar 444 milyon TL’ye yükselirken, otomobil kredileri 712 milyon TL azalarak 4 milyar 626 milyon TL’ye geriledi. İhtiyaç kredisinin de içinde bulunduğu diğer tüketici kredileri 1 milyar 849 milyon TL artarak 40 milyar 67 milyon TL’ye yükseldi.

Tüketicilerin kredi kartları borçları 1 milyar 246 milyon TL artarak 34 milyar 2 milyon TL oldu. Tüketicilerin kredi kartı borçlarının 33 milyar 966 milyon TL’lik bölümünün TL cinsinden, 36.5 milyon TL tutarındaki kısmının ise yabancı para cinsinden olduğu belirlendi.

Böylece tüketicilerin bankalara olan toplam borcu altı aylık dönemde 3 milyar 289 milyon TL artarak 117 milyar 140 milyon TL’ye çıktı.

Kredi Karti Aidatinda Yeni Oyun

Bankalar yeni sözleşmelere ‘ilk yıl alınmaz’ ibaresi koyarak daha sonraki yıllarda kart aidatı almayı garantiliyor.

Kredi kartları aidatlarına yönelik tüketicilerden gelen tepkiler büyürken, bankaların kredi kartı aidatı almak için her gün yeni yöntem geliştirdikleri ortaya çıktı. Bankaların, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) kredi kartı aidatları ile ilgili gelen şikayetlerin artması üzerine, kredi kartlarından ilk yıl aidat almadıkları, aidat tahsilatını ikinci ve üçüncü yıldan itibaren almaya başladıkları belirlendi.

Bu yöntemle bankaların kredi kartlarından aidat alınmıyormuş gibi hareket ettikleri bildirildi. Son dönemde kredi kartı aidatlarına ilişkin tartışmaların artması üzerine, tüketicilerin kredi kartı alırken bankalardan ne kadarlık aidat alındığını sorduklarını tespit edildi.

Bankaların, bu durumu aşmak için, kredi kartlarından ilk yıllarda aidat almama formülü buldukları belirlendi. Kredi kartı pazarlayan banka personelinin de, müşterilere ‘Kredi kartından aidat alınmıyor’ dediği öğrenildi. Bu yöntemle tüketicilerin kredi kartından aidat alınmadığını düşünerek, bankadan kredi kartı aldıkları bildirildi.

SONRAKİ YILLAR İÇİN ÜCRET ALINIYOR

Ancak aynı bankanın kredi kartı sözleşmesine, ‘ilk yıl kredi kartından aidat alınmaz’ şeklinde hükümler koyarak, ilerleyen yıllarda aidat alınmasının önünü açtığı tespit edildi. Bu gelişme üzerine BDDK, kredi kartlarından alınan aidatlarla ilgili, daha geniş kapsamlı bilgiler yayınlamaya başladı. Bu çerçevede, ilk yılın ardından ikinci ve üçüncü yıllarda kredi kartlarından aidat alan bankalar teşhir ediliyor. Böylece, tüketicilerin aidatlar konusunda kandırılmasının önüne geçiliyor.

Kart alırken dikkat!


BDDK yetkilileri, kredi kartı almak isteyen tüketicilerin, BDDK’nın internet sitesinde yayınlanan bankalarla ilgili kredi kartı özelliklerinin tamamını incelemesini tavsiye ediyor. BDDK, tüketicilere, ‘kredi kartı faiz ve aidatlarını karşılaştırmadan kart almayın’ uyarısında bulundular. Tarih:

Birbirinden İlginç Fırsatlar

Nakit para taşıma, kullanma zorunluluğunu büyük ölçüde ortadan kaldıran kredi kartları, artık sadece bir finansal ödeme aracı olmanın ötesinde çeşitli ürün ve hizmetler de sunuyor.

Türkiye'de bankaların kredi kartı sahiplerine sunduğu hizmetlerin çeşitliliği her geçen gün artarken, kredi kartlarını kullanarak taksit ve puan biriktirmenin yanı sıra seyahat, sürücü hizmetleri, hava limanlarındaki lounge'lardan ve otoparklardan yararlanma, seyahat sigortası, VIP transfer, yardım ve tıbbi hizmetler gibi farklı alanlarda bankaların sunduğu değişik asistanlık hizmetlerini “bedava” almak da mümkün...

Kredi kartları, kullanıcılarına bedava uçak, otobüs ve tren bileti, deniz otobüsü ve feribot seferlerinde yolculuk, otel konaklaması, araç kiralama, aracın çekilmesi, GSM şirketlerinden kontör/dakika kazanma, sosyal sorumluluk projelerine katkı sağlama, çilingir, tesisat, ambulans, çiçek gönderimi ve araç muayenesi gibi yardım hizmetleri ile tıbbi yardım gibi değişik ihtiyaçları karşılama olanağı sağlıyor.

Kredi kartları konusunda Türkiye'nin dünyanın birçok ülkesine göre gelişmiş ve öncü bir pazar olması nedeniyle yurt dışındaki bankalar da, özellikle taksit ve puan uygulamaları konusunda Türkiye'den bilgi alıyor.

Türkiye İş Bankası'nın, seyahate yönelik avantaj ve hizmetlere duyarlı müşterileri için bu yılın Ocak ayında sunduğu Maximiles kredi kartı ile yapılan her 100 lira tutarındaki alışveriş üzerinden 1 MaxiMil kazanılıyor. Kazanılan her MaxiMil bedava alınabilecek 1 liralık uçak biletine eşit.

MaxiMiles sahipleri, sabit bir mil tutarına ulaşmayı beklemeden, istedikleri hava yolunun istedikleri uçak bilet fiyatına eşit tutarda MaxiMil biriktirerek bedava uçuş yapabiliyor.

Sadece uçuş veya mil odaklı bir kart olmayan Yapı Kredi'nin adios'u ile seyahat harcamalarında sunulan fırsatlardan yararlanılırken, diğer taraftan Worldcard'ın özelliklerden de faydalanılabiliniyor. Nisan ayında piyasaya sunulan Adios kart sayısı şimdiden 100 bini aştı.

Garanti Bankası'nın, verdiği concierge hizmetleri kapsamında, bir üyenin isteği üzerine Ürdün'den kafeinsiz diet kola temin edildi ve adresine teslim edildi, bir üye için Almanya F1 pistinde Ferrari test sürüşü organize edildi, Alaska'ya gitmek isteyen bir üye için kruvaziyer turu ve husky köpeklerle safari ayarlandı, UEFA Şampiyonlar Ligi maçı için son gün bilet bulundu.

Akbank ve Boyner'in kredi kartı FISH ile bugüne kadar yaklaşık 4,2 milyon lira değerinde ödül dağıtıldı.

İŞ BANKASINDAN ALIŞVERİŞ SİGORTASI

Türkiye İş Bankası Bireysel Bankacılık Pazarlama Müdürü Yalçın Sezen, Maximum, Maximum Aktif Kart ve Maximiles müşterilerinin, 200 binin üzerinde Maximum anlaşmalı işyerinde taksitli alışveriş yapma, yaptıkları alışverişler üzerinden MaxiPuan kazanma ve kazandıkları MaxiPuanları bedava alışveriş yapmak için kullanma olanağına sahip olduğunu söyledi.

Sezen, İş Bankası kredi kartı müşterilerinin, İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa ve İzmir Adnan Menderes hava limanları dış hatlar terminallerinde yer alan İş Bankası Millennium Lounge'lardan beraberlerinde getirdikleri bir misafirleri ile birlikte ücretsiz olarak yararlanabildiğini ifade ederek, İstanbul Atatürk Havalimanı'na kendi özel araçları ile gitmek isteyen kredi kartı müşterilerinin İstanbul Atatürk Havalimanı TAV otoparkından yüzde 50 indirimli olarak faydalandığını, aynı yerde bulunan Sonax Araç Bakım ve Koruma Merkezi'ndeki araç yıkama hizmetinden de yüzde 50 indirimli yararlanabildiğini ifade etti.

MaxiShuttle hizmeti ile kredi kartı müşterilerine hava limanı transferlerinde de ayrıcalık sağlandığını kaydeden Sezen, İş Bankası kredi kartı müşterilerinin, sunulan sigorta imkanları ile kendilerini ve alışverişlerini güvence altında tuttuğunu, İş Bankası kredi kartlarının kaybolma ve çalınma durumuna karşı güvence altında olduğunu, bankanın kredi kartı müşterilerine istenmeyen olaylara karşı ücretsiz ferdi kaza sigortası teminatı sunulduğunu anlattı.

Sezen, “İş Bankası kredi kartları ile alınan ürünün kaybolması veya hasar görmesi halinde müşteriler, Alışveriş Sigortası tarafından korunmaktadır. Ayrıca kart sahiplerine kart türü doğrultusunda seyahat kaza sigortasından acil kart yenileme hizmetine, bagaj kaybı sigortasından tıbbi ve hukuki danışmaya, acil tıbbi harcamadan araç ve konut yardımına kadar çok sayıda sigorta ve hizmet ücretsiz olarak sunulmaktadır” şeklinde konuştu.

Bu yılın Ocak ayında tanıtımını yaptıkları, yurt içi ve dışında sıklıkla seyahat eden, seyahate yönelik avantaj ve hizmetlere duyarlı müşterilerine sunulan Maximiles ile yapılan her 100 lira tutarındaki alışveriş üzerinden 1 MaxiMil kazanıldığını, kazanılan her MaxiMil'in bedava alınabilecek 1 liralık uçak biletine eşit olduğunu belirten Sezen, Maximiles müşterilerinin, Maximum işyerlerinden yaptıkları alışverişlerden de MaxiPuan kazanabildiğini ve kazanılan MaxiPuanları uçak bileti satın alırken birebir MaxiMil'e çevirebildiğini söyledi.

MaxiMiles sahiplerinin, sabit bir mil tutarına ulaşmayı beklemeden istedikleri hava yolunun istedikleri uçak bilet fiyatına eşit tutarda MaxiMil biriktirerek bedava uçuş yapabildiğini ifade eden Sezen, “Örneğin 80 liralık Ankara-İstanbul uçuşuna bilet almak isteyen müşterinin 80 MaxiMil biriktirmiş olması, 150 liralık İstanbul-Antalya uçuşuna bilet almak isteyen müşterinin 150 MaxiMil biriktirmiş olması yeterlidir” dedi.

Sezen, Maximiles sahiplerinin yurt dışı uçak bileti alırken MaxiMillerini 1,5 kat değerli kullanabildiğini, müşterilerin almak istedikleri bilet için yeterli MaxiMilleri olmasa dahi Avans MaxiMil kullanarak uçak biletlerini hemen alıp bir yıl içinde kazanacakları MaxiMillerle avanslarını kapatabildiğini anlattı.

“YENİ KATEGORİLERDE ÇIKAN ÜRÜNLERLE REKABETİN ALANI GENİŞLEMEKTEDİR”

Yalçın Sezen, Mayıs 2009 itibariyle İş Bankası kredi kartı sayısının 5 milyon 70 bin 991 adede ulaştığını belirterek, kredi kartı müşterilerinin harcama davranışları incelendiğinde, taksitli alışveriş imkanı ile puan kazanma fırsatlarının alışveriş tercihlerini belirleyen en önemli faktörlerden olduğunun görüldüğünü kaydetti.

Kart pazarında mevcut kart programları arasında rekabetin devam ettiğini, buna ilaveten yeni kategorilerde çıkan ürünlerle bu rekabet alanının genişlediğini ifade eden Sezen, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Müşteri odaklılığın ve teknolojik altyapı gelişiminin bir sonucu olarak bankalar, günümüzde müşterilerin ihtiyaç ve beklentilerini daha yakından analiz ederek ve harcama davranışlarını izleyerek ihtiyaçlarına daha sofistike çözümler sunmak üzere ürün geliştirme çalışmalarına devam etmektedir. Temassız ödeme teknolojisinin kullanımıyla çok sayıda banka bugün müşterilerine düşük tutarlı ve daha çok bozuk para kullanılarak alışveriş yapılan noktalarda, hem alışveriş süresini kısaltmak ve zaman tasarrufu yaratmak hem de alışveriş deneyimini iyileştirmek üzere temassız kredi kartlarıyla alışveriş imkanı sunmaktadır.

Söz konusu kartların özellikle büyük şehirlerde yaşayan genç, teknolojiyi takip eden, zamanı etkin kullanmak isteyen, kredi kartı kullanım sıklığı yüksek bir müşteri kitlesini hedeflemesi ve temassız özellikli kartların söz konusu kitle tarafında alışverişlerde ilk tercih edilen kredi kartı olma potansiyelini taşıması nedeniyle bu konudaki rekabetin devam etmesi beklenmektedir. Ayrıca mobil ödeme uygulamaları da (NFC teknolojisi) önümüzdeki dönemlerde sektörde ön plana çıkacaktır.

Kredi kartı sektöründe rekabetin yoğunlaştığı diğer bir ürünün, yurt içi ve dışında sıklıkla seyahat eden, belirli bir sosyo-ekonomik statüye sahip müşteri kitlesi tarafından tercih edilen uçuş kartları olduğu gözlenmektedir. Bu çerçevede, uçuş kartları konusunda rekabetin artarak devam edeceği öngörülmektedir.”

Sezen, teknolojik altyapının gelişmesi ile birlikte müşteri davranış, beklenti ve ihtiyaçlarının daha yakından izlenmesinin, bankalara kart programlarını müşteri ihtiyaçları doğrultusunda segmente etme, kart programlarını hiç olmadığı ölçüde kişiselleştirme fırsatlarını beraberinde getirdiğini, bu kapsamda puan ve taksit avantajlarını merkeze alan, farklı müşteri ihtiyaçları doğrultusunda kişiselleştirilmiş avantaj ve hizmetler sunabilecek altyapıda yeni kart programlarının geliştirilmesinin beklendiğini kaydetti.

SEYAHAT HARCAMALARI

Yapı Kredi Perakende Bankacılık Yönetimi Pazarlama Grupları Başkanı Hakan Kaplan da, Yapı Kredi Worldcard'ın 7 milyonu aşkın kullanıcısı olduğunu belirterek, bankanın Nisan ayında kredi kartları arasına adios'u da eklediğini, adios'un, seyahati “demokratikleştiren” bir kart programı olduğunu, seyahatin tüm aşamalarında ve her türünde kullanıcısına faydalar sağladığını kaydetti.

Kaplan, adios'un Worldcard'ın tüm özelliklerine sahip bir kart olduğunu, kart sahiplerinin tüm World kampanyalarından ve fırsatlarından faydalanabildiğini, biriken Worldpuanlarını seyahat harcamalarında daha değerli kullanabilirken, sokakta günlük alışverişlerinde de harcayabildiğini anlattı.

Adios ile biletlerin fiks bir puan karşılığı bulunmadığını, kart sahiplerinin güncel bilet fiyatları ne ise, birebir o değer üzerinden bilet ve seyahatlerini alabildiğini ifade eden Kaplan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Üstelik Worldpuanlar seyahat harcamalarında çok daha değerli kullanılabiliyor. Worldpuanların mile çevrilmesi gibi bir dönüşüm olmadığı için de ne alışverişte ne de seyahat harcamasında diğer kartların aksine hiçbir kayıp yaşanmıyor. Bu da tüketici açısından çok daha adil bir ödüllendirme sistemi yaratıyor. Adios sahipleri dilerlerse tek yön bilet de satın alabiliyor. Worldpuanlar ile alınan uçak biletleri için ayrıca alan vergisi ödemeye gerek kalmıyor.

Worldpuan'ın yeterli olmadığı durumlarda Avanspuan kullanma imkanına sahip olan adios'lular internet dahil yurt dışı alışverişlerini 3 taksit ile gerçekleştirebilirken, yurt dışı seyahatlerinde Atatürk Havalimanı'ndaki World Lounge'un yanı sıra Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki Yapı Kredi Valet Parking hizmetinden ve Yapı Kredi Shuttle ile indirimli hava limanı transferlerinden de yararlanabiliyor. Adios'un sunduğu seyahat sigortası sayesinde vize işlemlerinde talep edilen sigorta poliçesinin ayrıca alınmasına da gerek kalmıyor. Ayrıca adios ile kazanılan puanlar belirli aralıklarla silinmiyor.

Tüketici puanını istediği zaman istediği gibi harcayabiliyor. Adios sahipleri refakatçi bileti uygulaması ile bedeli ödenmiş bir bilet ile uçarken ikinci biletlerine yüzde 25 oranında daha da indirimli sahip olabiliyor, 2 yaşına kadar bebekler için bilet ücreti ödemiyor ve aynı soyada sahip olan kart sahipleri arasında Worldpuanların yetersiz kaldığı durumlarda puanlar birleştirilip bile seyahat harcaması yapabiliyorlar.”

Kaplan, Yapı Kredi'nin, genç tüketiciler için pazara sunduğu Play kartın, tüm harcamalardan hem Worldpuan hem Turkcell kontör/dakika kazandırdığını, başvurusu onaylanana hediye Turkcell 100 kontör/25 dakika verdiğini, Worldharçlık ile öğrencilere özel olarak her ayın iki günü nakit çekim ücreti ya da faizi ödemeden 100 liraya kadar nakit çekme avantajı, özel ücret ve faiz uygulaması sağladığını kaydetti.

Yapı Kredi'nin “yıllık bazda en fazla puan kazandıran banka” özelliğine sahip olduğunu belirten Kaplan, Nisan 2009'da piyasaya çıkardıkları, sadece bir mil programı olarak değil, bir seyahat programı olarak oluşturdukları adios'a olan ilginin artarak devam ettiğini ve kart sayısının şimdiden 100 bini aştığını, Play kart sayısının ise 320 binin üzerinde olduğunu bildirdi.

“KREDİ KARTLARI, TÜKETİCİYE 360 DERECE FAYDA SUNABİLİYOR”

Hakan Kaplan, Türkiye'de kredi kartlarının, sadece ödeme anında ortaya çıkan ve hayatın kısıtlı alanlarında hizmet sunan bir ürün olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Türkiye pazarında kredi kartı dediğimizde; ürün özellikleri, kampanyalar ve ek hizmetler anlamında tüketiciye 360 derece fayda sunabilen, tüketicinin tüm yaşam alanlarını ve ihtiyaçlarını çevreleyen, pek çok noktada hayatına dokunan, kişilerin spesifik hayat tarzı ve eğilimlerine göre tasarlanmış ve sürekli kendini geliştiren bir üründen bahsediyoruz. Yüksek rekabetçi bir pazarda ürün özelliklerinde fark yaratmak ve öncü konumunuzu devam ettirmek giderek daha da zorlaşıyor. Bu noktada empati gücü ve tüketiciyi çok iyi dinleyip analiz edebilmek devreye giriyor. Worldcard olarak piyasaya çıktığımız ilk günden beri her zaman yol göstericimiz bizzat müşterimizin kendisi oldu. Önümüzdeki dönemde de rekabetin farklılık yaratabildiği alan yine müşteri odaklılık olmaya devam edecek.

Kredi kartları sektörünün önümüzdeki dönemde dünyadaki yeni teknolojilerle beslenerek kullanımının kolaylaşması ve yaygınlaşmasını, ayrıca yeni kullanım alanları bulmasını öngörüyoruz. Özellikle temassız teknolojisinin kredi kartının önümüzdeki yıllardaki en önemli büyüme alanlarından biri olacağını düşünüyoruz. Kredi kartının bugüne kadar girmediği, sepet büyüklüğü küçük olan işlemlerde hacim yaratma anlamında temassız kartlar büyük rol oynayacak.”
Mobil çözümlerin de önümüzdeki yıllarda öne çıkan bir alan olacağını belirten Kaplan, “Özellikle NFC (Near Field Communication), temassız teknolojiyi karttan bağımsız olarak cep telefonu üzerinde çözen ve tüketicide hızlıca alışkanlık yaratacağını düşündüğümüz bir teknoloji. Ayrıca mobile- to mobile ve mobile- to- retailer gibi teknolojiler de, ödeme sistemlerinin bugün alıştığımız alanların dışında, yeni ve farklı alanlarda kullanılmasını sağlayacak önemli fırsatlar sunuyor” dedi.

Kaplan, Türkiye'nin kredi kartı konusunda dünyanın birçok ülkesinden daha gelişmiş ve öncü bir pazar olması nedeniyle yurt dışındaki bankaların özellikle de taksit ve puan uygulamaları konularında kendileriyle temasa geçerek tavsiye aldığını, konferanslara konuşmacı olarak davet ettiğini, bu alandaki tecrübelerinden ve vizyonlarından yararlanmak istediğini anlattı.

Türkiye'nin kredi kartlarında dünyanın pek çok ülkesine göre çok daha inovatif ve öncü konumda olduğunu vurgulayan Kaplan, “Türkiye'deki ürün vaatlerine ve konumlandırmalarına göz attığımızda 'hayat tarzı pazarlamasının' oldukça ön planda olduğunu görüyoruz. Türkiye'de kredi kartı hayatın pek çok alanında avantaj ve imkan sağlayan bir ürün” dedi.

GARANTİ'DEN YENİ DOĞUM YAPMIŞ ANNELER “YENİ DOĞAN BEBEK” SERVİSİ

Garanti Ödeme Sistemleri Pazarlama Müdürü Selin Billi ise, kredi kartı sektöründe artık kart sayılarını artırmanın yanı sıra, var olan markalar arasında tercih edilmenin çok önemli olduğunu vurgulayarak, tüketicilerin, genel ihtiyaçlarının yanı sıra yaşam şekli ve kazanç gibi parametrelere göre değişen ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap verebilmek için segmente edilmiş ürün ve hizmetler geliştirmek gerektiğini kaydetti.

Billi, Garanti Ödeme Sistemleri'nin ürün ve hizmet gamında; Bonus Card ve Money Card'ın yanı sıra, kampanyasından taksit sayısına, kart ücretinden faizine kadar her özelliğini kart sahibinin belirlemesine imkan tanıyan Flexi'nın bulunduğunu anlattı. Billi, ürün ve hizmet gamlarında yer alan diğer kredi kartlarına ilişkin de şu bilgileri verdi:
“Sık uçan, restoran ve eğlence harcaması yüksek, zamanını en iyi şekilde değerlendirmek isteyenler için hem alışverişlerinde hem de Staralliance'a bağlı hava yolu şirketlerinde yaptıkları yurt içi ve uluslararası uçuşlarda mil kazandırıp kazanılan millerle bedava uçma imkanı sağlayan, &club ile seyahat ve concierge hizmeti sunan, temassız ödeme özelliğine sahip Master Card ve yüzde 25 daha çok mil kazandıran American Express logolu iki kredi kartını aynı anda sunan, avans mil ve Türkiye'de bir ilk olan hediye mil özelliğiyle, birikmiş mil olmasa da istenilen noktaya seyahat imkanı sağlayan, THY'nin resmi ve Türkiye'nin ilk uçuş milli kredi kartı Shop&Miles, yurt dışında eğlence harcaması yüksek olan, dünyanın neresinde olursa olsun finansal özgürlüğün yanında seyahat ve concierge hizmetler, tüm restoran harcamalarında yüzde 5, otel harcamalarında yüzde 3, Türkiye'deki seçkin restoranlarda yüzde 20'ye varan anında indirim sunan, F1 pistinde özel sürüş gibi hediyeleri, kazanılan MR (membership rewards) puanlarla alma imkanı sağlayan American Express Card bulunuyor.”

Kredi kartı programlarının sadece birer finansal ödeme aracı değil, hayatın her anında müşterilerinin yanında olabilmesini istediklerini, bu nedenle tüm kredi kartlarında asistan hizmetlerinin geniş bir şekilde yer aldığını ifade eden Billi, standart hale getirdikleri bu hizmetlere tüm Garanti kredi kartı sahiplerinin (0212) 213 33 33 numaralı telefondan haftanın 7 günü 24 saat ulaşabildiğini kaydetti.

ÜRDÜN'DEN KAFEİNSİZ DİET KOLA

En acil durumlarda müşterilerinin yanında olmak amacıyla kurdukları Garanti Asistan sayesinde müşterilerin yolda kaldıklarında arabalarını çektirebilir, camları kırılırsa, anahtarları kaybolursa veya tesisat problemi yaşarlarsa rahatlıkla yardım alabileceklerini belirten Billi, şunları kaydetti:

“Sağlıkla ilgili her tür ihtiyaçta da hizmet alınabilen Garanti Asistan'la, eve doktor, ambulans ya da uzman hemşire istenebilir, yeni doğum yapmış anneler 'yeni doğan bebek' servisinden faydalanabilir. Beyaz eşyadan seyahat firmalarına, rent a car firmalarından nöbetçi eczanelere ihtiyaç duyulan tüm telefon numaraları, tüm Türkiye'den Garanti Asistan aranarak öğrenebileceği gibi aynı zamanda Garanti Uçuş Hattı üzerinden taksitle uçak bileti alınabilir, otel rezervasyonu yapılabilir, uygun fiyatlarla araba kiralanabilir.

DVD, çiçek siparişi verilebilir, vale parking ve shuttle hizmetlerinden faydalanılabilir. Daha üst segment kartlara gittikçe, bu servisler daha sofistike ve kişiye özel hale geliyor. Bu hizmetler için de dünya çapında hizmet veren Quintessentially ve American Express ile çalışıyoruz.”
Müşterilerinin kişisel ihtiyaçlarında da yanlarında olabilmek amacıyla alışılmış acenta modelinden bilir kişi destekli “kişiye özel danışman” sistemine geçtiklerini, Shop&Miles Card sahiplerinin artık seyahat ve concierge hizmeti &Club hizmetlerinden ücretsiz yararlanabildiğini ifade eden Billi, verdikleri concierge hizmetlerinden bazılarını şöyle sıraladı:

“Bir üyemizin isteği üzerine Ürdün'den kafeinsiz diet kola temin edildi ve adresine teslim edildi. Keman dersi almak isteyen bir üyemizin talebi doğrultusunda araştırma yapılarak TRT radyosunun keman virtüözüne ulaşıldı ve üye için özel ders ayarlandı. Bir üyemiz için Almanya F1 pistinde Ferrari test sürüşü organize edildi. Bir diğer üyemizin, televizyonda gördüğü ve markasını bilmediği bir ayakkabının hangi mağazada satıldığı, mağazanın telefon ve adres bilgileri bulundu. Alaska'ya gitmek isteyen bir üyemiz için kruvaziyer turu ve husky köpeklerle safari ayarlandı. UEFA Şampiyonlar Ligi maçı için son gün bilet bulundu. Bir üyemiz babasının doğum günü için bir gün öncesinde arayarak özel bir marka motosikletin alınıp adresine gönderilmesini istedi ve motosiklet alınıp belirtilen adrese, istenilen saatte gönderildi. Brezilya Portekizcesi öğrenmek isteyen bir üyemiz için Brezilyalı bir eğitmen bulundu.”

DÜNYA ÇEVRESİNDE YAKLAŞIK 3 MİLYAR KEZ BEDAVA UÇUŞ

Garanti Bankası kredi kartlarının bugüne kadar kazandırdığı bonus ile 3 milyar lira karşılığında bedava alışveriş sağlandığını kaydeden Billi, Shop&Miles kredi kartı ile yapılan alışveriş ve uçuşların 30 milyarın üzerinde mil kazandırdığını, bu rakamın dünya çevresinde yaklaşık 3 milyar kez bedava uçuşa denk gelecek kadar büyük olduğunu söyledi.

Banka bünyesinde yaklaşık 8 milyon kredi kartı bulunduğunu ifade eden Billi, tüketicilere dokunarak onların ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabilmek için pazarı çok iyi analiz ettiklerini, dünyadaki trendleri yakından takip ettiklerini, teknolojiden en üst seviyede faydalanarak yeni ürün ve hizmetler geliştirdiklerini anlattı.
Selin Billi, Garanti Ödeme Sistemleri'nin yenilikçi ve öncü uygulamalarının sadece Türkiye'de değil, yurt dışında da çok yakından takip edildiğini belirterek, “Bonus Card'ın başarısı İzlanda, Ukrayna, Yunanistan,
Kazakistan, İsrail, Fransa, G. Kore, Avustralya ve Almanya'dan pek çok bankaya danışmanlık hizmeti vermemizi sağlarken, aynı zamanda yurt dışındaki uluslararası konferanslarda örnek vaka olarak inceleniyor, Fransa'dan Amerika'ya birçok üniversitede ders konusu olarak okutuluyor” dedi.

-FISH'DEN JAMAİKA BOND VİLLA'DA TATİL, AFRİKA'DA SAFARİ

Akbank yetkilileri de, Akbank ve Boyner'in kredi kartı FISH'de “hoşgeldin” hediyesi olarak 75 liralık hediye çeki verildiğini, kartını teslim alan müşterinin o andan itibaren hediye çekini FISH kartla birlikte yapacağı her 100 lira için 25 liralık hediye çeki olmak üzere tüm alışverişlerinde kullanabildiğini, ayrıca 3 aylık Back-up üyeliği de hediye edildiğini, 3 ay süresince ne olursa olsun 7 gün 24 saat Back-up'ın aranabileceğini, konser bileti temininden tatil organizasyonuna, yemek rezervasyonundan yol yardımına, tıbbi destekten moda danışmanlığına kadar birçok konuda yardım alınabildiğini anlattı.

Yetkililer, FISH'le birikmiş chip-paraların 444 29 29 aranarak dünyanın her yerine anında uçak bileti alınabileceğini, yeterli chip-para birikmemiş olsa da avans chip-para kullanarak uçak bileti almanın mümkün olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“FISH'te her gün bir süpriz var. FISH her 10 liralık alışverişe 10 binlerce katı kadar hediye kazanma şansı sunuyor. FISH'te bugüne kadar Jamaika Bond Villa'da tatil, NBA Finali'ne seyahat (2 kişilik ABD seyahati), Grönland kutup turu, Paris Disney seyahati–VISA, İtalya Toskana Vadisi bağ gezisi, Afrika'da safari, Çin Seddi ve Fiyortlar gibi hediyeler dağıtıldı. FISH, 2009 yılına da hediye vererek başlamıştı. FISH'in büyük hediyesi Ağaoğlu Eltes Güneşi'nde 4 1 daire, 4x4 Range Rover Sport otomobil ve Voyager 350 motoryat olmuştu. FISH Haziran ayı büyük ödülü ise Jeanneau Sun Odssey 30i yelkenlisi, Nisan ayı büyük ödülü BMW 316i, Mayıs ayı büyük ödülü ise Ağaoğlu Eltes Güneşi'nde 2 1 daireydi.”

Akbank yetkilileri, 2008 yılı sonlarında tanıtımını yaptıkları FISH ile 8,5 aylık sürede 325 hediye verildiğini, bugüne kadar yaklaşık 4,2 milyon lira değerinde ödül dağıtıldığını, 2 bin 700 kişinin 695 bin lira bedava alışveriş kazandığını bildirdi.