11 Temmuz 2009 Cumartesi

Kredi Kartlarındaki Son Durum….


Kredi kartları ile ilgili beklenen düzenleme yapıldı.


Yasa ile ilgili son gelişmeler kısmi bir şekilde tüketiciye çözüm oluşturdu.


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kredi kartı borçlarını yapılandıran 5915 sayılı 'Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'u onayladı.


Buna göre, 31 Mayıs 2009 itibariyle ödeme ihtarı çekilmiş, icra takibi başlatılmış ya da banka tarafından takip olunan kredilere, yeni bir ödeme planına bağlama imkanı getiriliyor.


Borçlular, yasanın yayımlanmasından itibaren 60 gün içinde bankalara, banka avukatlarına ya da varlık yönetim şirketlerine veya temsilcilerine başvurarak bu imkandan yararlanabilecek. Kredi kartı borcunun temerrüde düştüğü tarihteki ana para ve faiz tutarına 31 Mayıs 2009 tarihine kadar geçen sürede 'makul bir faiz' uygulanarak, ödemeye esas borç tutarı hesaplanacak. Uygulanacak artış oranı, Merkez Bankası tarafından bankaların 3 aya kadar vadeli mevduata uygulanan faiz oranının ağırlık ortalaması esas alınarak belirlenecek.


Esas borcun, müracaat tarihinden itibaren 30 gün içinde ödenmesi durumunda herhangi bir ilave faiz hesaplaması yapılmayacak. Kredi kartı hamili taksitle ödemeyi tercih ederse, esas borcun tutarı 6 taksit için 1.04, 12 ay taksit için 1.08, 24 ay taksit için 1.18, 36 ay taksit için 1.26 katsayısı ile çarpılacak. Böylece toplam borç hesaplanacak. Bu rakam eşit olarak bölünerek aylık taksitler halinde ödenecek. Ödeme planının imzalanması halinde borç, icra takibine konu olmuş ise takip dava masraf ve harçlarının tamamı, kanuni vekalet ücretinin ise belli bir oranı borçlu tarafından ödenecek. Temerrüde düşmüş kredi kartı borçlarının adet olarak aşağı yukarı yarısı 1000 lira ve altındaki borçlardan oluşuyor.


Kredi kartına olan bu talep piyasalarda nakit sıkıntısı sorunu oluşturuyor ve durgunluk olarak karşımıza çıkıyor.


Bankalar piyasadaki parayı kendilerine çekerek, piyasalarda durgunluk yaşanmasına neden oluyorlar.


Memur ve çalışan maaşının aldığında kredi kartı borcunu ödüyor, araç kredisi konut gibi alanlara yatırımlar yapıyor, durum nakit sıkıntısı oluşturuyor.


Kentteki tüketimin boyutu lüks tüketim kriterlerinden de ortaya çıkıyor.


Piyasalardaki para sirkülasyonun azalması, arz talep dengesini de önemli oranda etkiyor. Piyasanın arz yönünün oluşturan üretici veya satıcı, yeterli oranda satış ve üretim yapamazken, talep faktörünü oluşturan tüketici, alım gücü düşük olduğu için istediği oranda mal veya ürün satın alamıyor ve bu durumda piyasalara durgunluk olarak yansıyor.


Bu tespit kredi kartına olan talebinin artmasıyla da kendisini hissettiriyor.


Tüketici artık, aldığı ürünleri kredi kartıyla alarak, elinde nakit para olmadığını da gösteriyor. Alım gücünün düşüklüğü, kredi kartına olan talebi artırıyor.


İnsanlar tüketimlerinin bedelini ileri dönemlere erteliyor ve bu da piyasada ki durgunluğun bir diğer göstergesi.


Yani ekonomide ciddi bir hastalık yaşanıyor.


Piyasalardaki bu durgunluk enflasyon hesaplamalarına düşüş olarak yansısa da enflasyon oranındaki bu düşüş göstermelik ve tam bir doğruluk derecesi taşımıyor.


Ekonomi ile politika birbirinden ayrılamaz iki ayrı kavram, bir önceki hükümetin belirlediği ekonomi politikası diğer hükümet tarafından değiştirilebiliyor.


Hükümet alım gücünün düzeltilmesine yönelik kararlar almalıdır.


Piyasalarda canlılık yaşanması için çalışanların eline daha çok para geçmesi gerekiyor. Bu durum piyasalarda olumlu bir yansıma oluşturabilir.


İktidar partisi bu noktada olumlu kararlar alabilmelidirler.


Çünkü bir çok kesimde ki vatandaş geçim mücadelesi veriyor.


Erzurum gibi alım gücünün düşük olduğu bir kentte ekonomideki durgunluk ve ekonomideki olumsuzluk daha da hissedilebilir bir boyutta.


Ekonomik krizlerin nedenlerinde yatan stagflasyon ve enflasyon gibi etkenlerin yaşanmaması için olumsuzluklar görmezden gelinmemelidir.


Birileri enflasyonda toz pembe tablolar çizerken, ekonomideki tıkanıklarında görmelerini istiyoruz. Bilimsel veriler ortada ve yerel göstergeler bu noktada iyi şeyler söylemiyor.


Bu gerçeklerin artık görülmesini istiyoruz.


Veriler iç açıcı değil, bir ekonomist olarak ta bu gerçekleri görmek insanı daha da endişelendiriyor.


Alanınızdaki hastalıkları ve tıkanıkları tespit etmekle birlikte gerçekleri ört bas edemiyorsunuz.


Esnaf siftah yapamıyor, piyasalarda özellikle tahsilat konusunda büyük olumsuzluklar yaşıyor,bizden söylemesi, ekonomik krizlerini yaşanmaması için önlemler alınması büyük bir gereklilik arz ediyor.


Durgunluğun sonucunda üretim azalacak, işsizlikte buna paralel olarak artamaya devam edecektir. Bununla birlikte durgunluk beraberinde işsizliği getirecek "stagflasyon" tam anlamıyla yaşanacaktır.


Stagflasyonun tamında piyasalardaki durgunluğun beraberinde getirdiği işsizlik ifadesi yer alıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder