13 Temmuz 2009 Pazartesi

Bankalar Günah Keçisi Olmaktan Kurtulamıyor

Tarih 2001... Türkiye en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Bankacılık kaynaklı krizin etkisiyle sektörde çok sayıda bankaya el konuluyor. El konulan bankaların yanı sıra sektörde daha sonra gerçekleştirilen yapılanmanın maliyeti 47.2 milyar dolara ulaşıyor. 2001 haziranında 74 olan banka sayısı 2002'de 61'e, 2002'de ise 54'e düşüyor. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF tarafından el konulan bankalar nedeniyle toplumun genelinde bankacılar "hortumculukla" suçlanır hale geliyor.

Bu kez tarih 2009... "Teğet geçti, geçecek" tartışmalarıyla birlikte Türkiye ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 13,8 ile 2. Dünya Savaşı'ndan bu yanaki en büyük daralmayı yaşıyor. Reel sektörde çarklar adeta dururken, ekonomideki rekor küçülmeye karşılık bankacılık sektörü ilk çeyrekte yüzde 10,8 büyüyor. Reel sektördeki şirketlerin açıkladığı büyük zararlara karşılık, bankacıların 5 aylık kârı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 28 artarak 9 milyar lirayı aşıyor. Bankalar bu kez de çok kâr etmekle ve kredi musluklarını kısmakla suçlanıyor.

SEKTÖR 2001'DEN DERS ALDI
Türk bankacılık sektörü, 2001 krizinden bu yana geçen 8 yılda çok önemli bir dönüşüm süreci geçirdi. 11 Eylül saldırılarının ardından dünyadaki ekonomik ve siyasi yapının değişmesi, Türkiye'de tek parti iktidarı ile sağlanan siyasi istikrar, Avrupa Birliği sürecindeki olumlu gelişmeler, hükümetin IMF programı bağlı kalması, enflasyondaki düşüş ve yüksek petrol fiyatlarının yarattığı likidite bolluğu Türkiye'de yeni bir süreci başlattı. Türkiye'ye 2002-2007 yılları arasında toplam 48 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye girişi oldu.

Gelen yabancı sermayenin 22.7 milyar doları mali sektöre girdi. Bankacılık sektöründe yabancı sermayenin payı da yüzde 30'a çıktı. 2001 yılında yüzde 31,7 olan mevduatın krediye dönüşüm oranı, 2007'de yüzde 80'e çıktı. Kredilerin aktiflere oranı ise yüzde 21,9'dan yüzde 49,2'ye yükseldi. 2001 yılında 61 banka toplam 11.2 milyar YTL zarar ederken, 2008'de ise 45 bankanın kârı 12.7 milyar YTL'ye ulaştı. Bankacılık sektöründe 2001 krizinin ardından uygulanan yeniden yapılandırmanın maliyeti 47.2 milyar dolar (GSYİH'e oranı yüzde 33) olarak gerçekleşti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK), denetim ve gözetimindeki bankalar, risk yönetiminde de başarılı uygulamalara imza attılar.

İKİNCİ YARI ZORLU GEÇECEK
Bankaların bu yılki performansında faizlerdeki düşüş, birinci derecede etkili oldu. Merkez Bankası'nın hızlı faiz indirimi ile birlikte, mevduat maliyetlerinin azalmasına karşılık, kredi faizlerindeki düşüşün sınırlı kalması ve yüksek bono portföyleri sektörde kârlılığı yukarı çekti.

Temmuz ayından itibaren Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinde yavaşlayacağı beklentisi, sektörde de dengeleri değiştirecek. Zira, kredi faizlerindeki düşüşle birlikte sektörde kâr marjlarının daralması, fakat özellikle son altı aydır duran kredi büyümesinin ise tekrar başlaması bekleniyor. Bankaların döviz açık pozisyonlarının da olmaması sektörün kura duyarlılığını azaltırken, yüzde 19'u aşan sermaye yeterlilik rasyosu ise bankaların likiditeki güçlerini ortaya koyuyor.

KREDİLERDE YÜZDE 757 BÜYÜME
Türkiye'de 2001 yılının haziran ayında 74 olan banka sayısı, bu yılın üç aylık dönemi itibariyle 45'e indi. Sistemin toplam aktif büyüklüğü yüzde 376'lık artışla 724.3 milyar liraya çıkarken, krediler son 6 aydaki daralmaya rağmen yüzde 757'lik artışla 364.7 milyar liraya çıktı. Haziran 2001'de yüzde 44 olan mevduatın krediye dönüşüm oranı, bu yılın ilk çeyreği sonunda yüzde 79'a ulaştı.

Bu süreçte bankaların özsermayesi yüzde 484, sermayeleri ise yüzde 325 arttı. Bankaların Haziran 2001'de 154 bin 651 olan personel sayısı, 2003 sonunda 123 bin 249'a inerken, bu yılın ilk çeyreğinde 171 bini aştı. Haziran 2001'de 7 bin 542 olan, 2003 sonunda 5 bin 966'ya düşen toplam şube sayısı ise bu yılın mart sonu itibari ile 8 bin 826'ya çıktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder