12 Mayıs 2009 Salı

Faiz Düstü, Banka Kârları Artti

Ülke olarak bankalara karşı karışık duygular içindeyiz. Bu ruh halinin hükümet nezdinde daha da karışık olduğunu görüyorum. Bir yanda "kredi açmıyorlar, herkesi inletiyorlar" eleştirileri, diğer yanda "Helal olsun, yabancı bankalar gibi yalpalamadılar, krizde ayakta kaldılar" methiyeleri. Bankaları savunmak bana düşmez ama içinde bulunduğumuz ortamda ciddi bir savunmaya ihtiyaçları var.

Özellikle bu yılın ilk çeyreğinde beklentilerin üzerinde kâr açıklamaları bankaların toplumun bir bölümü tarafından kriz fırsatçısı olarak görülmelerine yol açıyor. Haksız olduğu kadar işin detayını bilmemekten kaynaklanan bir eleştiri bu.

Krediler uzun vadeli

Banka kârlarının beklenenden yüksek çıkmasının bazı nedenleri var. İlk göze çarpan neden faiz düşüşü. Yıllardır konuşulan ve bir şehir efsanesi halini alan "Bankalar faizin yükselmesini istiyorlar çünkü yüksek faizden para kazanıyorlar" eleştirisinin aksine faiz düştükçe bankalar kâr yazdı. Demek ki onların da çıkarı toplumun çok büyük bir bölümünde olduğu gibi faiz indiriminden yanaymış.
Bankaların faiz geliri faiz giderlerinden daha fazla artmış. Çünkü bankalar başlıca yükümlülükleri olan mevduatı kısa vadelerle toplayabiliyorlar. Kimse parasını bir bankaya bir yıllığına yatırmak istemiyor. Daha çok aylık vade tercih ediliyor. Hal böyle olunca banka mevduat faizlerini düşen Merkez Bankası faizlerine daha sık aralıklarla uydurabiliyor. Krediler ise çok daha uzun vadeli. Eğer değişken faiz değilse vade sonuna kadar aynı faiz devam ediyor, düşüş yansımıyor.

Sorunlu krediler artıyor

Faiz düşüşün diğer etkisi ise bankaların ellerindeki hazine bonosu ve devlet tahvilleri yoluyla görülüyor. Faizler düştükçe eskiden alınmış olan bu kağıtlar daha değerli hale geliyor. Bu nedenle son çeyrekte bankaların sermaye piyasası kazançlarının iyi olduğunu görüyoruz. Bankalar ilk çeyrekte sadece faiz düşüşüyle yetinmemişler, operasyonel giderlerini de kontrol etmişler. 2001 yılında onlardan istenenlerden biri de bu değil miydi? Peki tabloda hiç olumsuzluk yok mu? Olmaz olur mu? İlk olumsuzluk takipteki yani sorunlu kredilerde. Bunların toplam krediler içindeki payı artmış.
Yüzde 3'lerden 5'lere yaklaşmış. Bizim bankalcık sistemimiz için katlanılamayacak bir oran değil bu ancak yön önemli. Bu dikkatle takip edilmesi gereken bir gelişme. Çünkü sorunlu kategorisine giren her kredi için banka karşılık ayırıyor, kârdan yiyor.Bundan sonra ne olacağını ise büyük ölçüde faizin ve ekonomik büyümenin yönü belirleyecek.

Seçici davranmaları normal

Olur da faizlerdeki düşüş durur ve tersine dönerse, buna karşın "krediler geri dönmezse" bankalar "bekleneden iyi" değil "bekleneden kötü" bilançolar açıklamaya başlayabilirler. Kredilerin geri dönmemesi yani sorunlu kredilerin artması büyük ölçüde ekonominin seyrine bağlı ama bankaların kendileri sağlama almak için seçici davranmaları ve standartları yükseltmeleri anlayışla karşılanmalı. Çünkü bankasını zora sokan bir yöneticiyi bekleyen hapis cezasından mal varlığını kaybetmeye kadar çok ağır yaptırımlar var.
Hükümetin yanlış hesap nedeniyle bütçesinden açık verdiği ve hazinenin bunu finanse etmek için piyasadan aşırı şekilde borçlanmak zorunda kaldığı bir konjonktürde düşük faizli ve makul getirili hazine kağıdı almayıp sorunlu bilançosu olan riskli müşteriye kredi verecek olan bankacıyı bulmak zordur. Bulunduğunda da onun bankacılığına şüpheyle bakılır. Bankaların eleştirilecek çok yanı vardır ama hazineye borç verip reel sektöre karşı seçici davrandıkları için eleştirileceklerse bankaları böyle davramaya yönelten politikaları tasarlayanlar ve uygulayanlar eleştirilmeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder